Sosyal Medya Uygarlığında Reklamcılık Etkinliği

 Benim de mezunu olduğum İzmir Ekonomi Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü‘nün öğrencilik yıllarımda ekibi içinde yer aldığım öğrenci topluluğu olan Şapka Takımı bu sene Sosyal Medya Uygarlığında Reklamcılık etkinliği ile karşımızda.

2011’de Sosyal Medya Uygarlığında Pazarlama İletişimi , 2012’de Sosyal Medya Uygarlığında Marka Yönetimi etkinliklerini organize eden Şapka Takımı bu sene de geleneği bozmayıp, “Sosyal Medya Uygarlığında …” temasını devam ettirmiş.

26 Mart 2013’te 09.15 – 13.45 saatleri arasında İzmir Hilton’da organize edilecek etkinlikte iletişim sektörü açısından, İzmir’de pek denk gelip, dinleyemeyeceğiniz isimler konuşmacı olarak yer alıyor.

Bu etkinliklerin fikir ağabeyi olarak ben, (isim babası değerli hocamız Burak Amirak‘tır) kendi adıma dört yıl önce kurduğum bir hayalin  her geçen yıl iyileştiğine, kalite kazandığına sahit oluyorum.

Eğer sizler de o gün daha üniversitede okuyan gençlerin nasıl kaliteli bir etkinlik organize edebileceğine ve sektör uzmanlarının ne kadar faydalı bilgiler paylaşabileceğine şahit olmak isterseniz online kayıt yaptırmanız bunun için yeterli olacaktır. Ben sizin yerinizde olsam bu fırsatı kaçırmazdım. Çünkü İzmir içinde sektörel bilgi ve tecrübe bakımından bu kadar iyi isimlerle bir araya gelmek her zaman mümkün olmaz. Şimdiden katılım gösterecek herkese iyi dinlemeler dilerim.

İletişim Sektörlerinin Geleceği Zeki ve Etkin Beyinlerde

Dün mezun olduğum üniversite, fakülte ve bölüme öğrenciliğimin ardından farklı bir pozisyonda Sevgili Hocam Selin Türkel’in daveti üzerine, Princeples of Public Relations (halkla ilişkilerin ilkeleri) dersinin final proje sunumlarında jürilik yapmak üzere misafir olarak gittim.

10 saatte 19 farklı grup içinde 90 öğrenci arkadaşımızın bu ders kapsamında bir dönem boyunca öğrendikleri bilgiler ile hazırladıkları dönem projelerini dinledik, değerlendirdik, her sunumun ardından onlarla mini sohbetler yaparak önümüzdeki yıllar için onlara küçük püf noktaları vermeye çalıştık.

Çok değil 4 sene önce aynı derste, aynı hoca karşısında benzer bir sunum yapmış bir arkadaşları olarak görüşlerim umarım onlar için bir önem taşımıştır.

Tüm görüşlerimi aynı sıralardan geçmiş, o zaman kendime koyduğum hedefleri ve ruh halimi çok iyi hatırlayan, bugünse sektörün iletişim bilimleriyle donanmış, bu eğitimi almış genç iletişimcilere olan ihtiyacını bilen, içinde çalıştığım sektöre beslediğim büyük bir saygıyla her yerde bölüm milliyetçiliğimi hiç çekinmeden vurgulayan biri olarak yaptım.

Emin olun arkadaşlar yarın sizler olursanız halkla ilişkiler olacak, reklam olacak, pazarlama olacak, dijital medya olacak, medya planlaması vb. olacak ve tüm bütünleşik iletişim bilimleri sizlerle ileriye gidecek.

Eğer sizler olmaz ve kendinizi iyi geliştirmezseniz yarın birileri çıkıp Pr öldü, reklamcılık öldü dediğinde sizler/bizler işsiz güçsüz kalıp, boş avuçlarımızı semaya kaldıracağız.

Bu dediklerimden hemen karamsarlığa düşmeyin çünkü ben kendi adıma dün güzel umutlar biriktirdim sektörümüz için.

Niye mi? Okumaya devam et “İletişim Sektörlerinin Geleceği Zeki ve Etkin Beyinlerde”

24 Nisan’da Sosyal Medya’nın Ustaları İzmir’de

İzmir Ekonomi Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü ve bu bölümün öğrencileri tarafından kurulan Şapka Takımı ‘nın organize edeceği “Sosyal Medya Uygarlığında Marka Yönetimi” isimli etkinlik için sosyal medyanın usta isimleri İzmir’e geliyor.

Bu izlediğiniz videoda da söylenildiği üzere üniversitemin, fakültemin, bölümümün hatta geçtiğimiz sene bu etkinliğin vol 1’i olarak değerlendirebileceğimiz “Sosyal Medya Uygarlığında Pazarlama İletişimi” etkinliğini organize ederek içinde yer aldığım takımın organize edeceği etkinlikte “İçimizden Biri” başlığıyla bana da kısa bir bölüm ayrılmış.

Geçtiğimiz seneler içerisinde aynı sıralarda oturan biri olarak bu etkinlikte yer alacak olmak inanın bana şimdiden çok büyük heyecan ve mutluluk veriyor.   Okumaya devam et “24 Nisan’da Sosyal Medya’nın Ustaları İzmir’de”

İEU İLEF Halkla ilişkiler ve Reklamcılık Bölümü’nü Zarakol’da Misafir Ettik

Mart ayı içerisinde önce İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi‘nin ardından İstanbul Okan Üniversitesi‘nin konuğu oldum. Bu seferse biz konuk olarak gitmek yerine ajansımız Zarakol İletişim Hizmetleri’nde İzmir Ekonomi Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü‘nü misafir ettik. Mart ayı benim için bu son etkinlikle gerçekten verimli ve güzel geçti.

Ama hepsinden öte benim 4 yıl lisans eğitimimi aldığım üniversitenin, fakültesi ve bölümünden hocalarımı ve öğrencileri arkadaşlarımı ajansımızda ağırlamak bize mutluluk verdi.

Öncelikle ajans başkanımız PR sektörünün usta isimleri arasında yer alan Necla Zarakol, Zarakol İletişim Hizmetleri’ni tanıtan ve yılların kendisine verdiği büyük deneyimiyle sektörün geleceği olacak olan arkadaşlarımızla tecrübelerini paylaştığı, onlara tavsiyeler verdiği verdiği bir sunum gerçekleştirdi. Bende kendisiyle yine üniversitemizin 2010 yılında organize ettiği medya/sektör gezisinde tanıştım. O gün kafama koymuştum kendisiyle çalışmayı aslında. Okumaya devam et “İEU İLEF Halkla ilişkiler ve Reklamcılık Bölümü’nü Zarakol’da Misafir Ettik”

26 Ocak, 26 yaş, 26 teşekkür…

Geçtiğimiz günlerden, 26 Ocak’ta ne mutlu ki 26 yaşıma girdim. Daha çok gencim, bunun farkındayım ömrüm oldukça aynı o gün yüzlerce arkadaşımın dilediği gibi ‘nice seneler’ göreceğim. Benim hayata bakış açılarımı beni yakından tanıyanlar bilirler aslında ama şu iki cümle bu konuda size ipucu verecektir; şair der ki; ‘Dün geçti, bu güne bak, yarının var mı? Gençliğine güvenme ölen hep ihtiyar mı?’ ve ekler ‘Ey nefesleri sayılı kişi, bir gün elbet bu sayı tamamlanacak, gecesi olmayan bir gün, sabahı olmayan bir gece muhakkak yaşanacak, üzülme, ölümdür perde ardından haber, hiç güzel olmasa ölür müydü peygamber…’!

Yazıya biraz karamsar mı başladım, ne? Aslında karamsarlık değil yaptığım, hayatın nereye gideceğini yaşarken kabullenmek ve yaşadığım her anı sahiplenip, hepsine saygı duymaya çalışmak benimkisi…

Yaş 35 yolun yarısı ama daha yolu yarılamaya bile çok var. O yüzden bu yaşa kadar tüm yaşanılanlara saygılar!

          İlk teşekkür Yaradana! Bugüne kadar aldığım tüm nefesler ve bana verdiği her şey için tüm şükürler ve hamdlar O’na olsun!

          Doğum günlerinde en çok ailelere teşekkür edilmeli, onların ellerinden öpülmeli. Ben bunu böyle kabullendim. Bu yaşıma kadar benim için yaptıklarına ne kadar teşekkür etsem azdır, Annem, babam, ablam ve kardeşim. Son nefesime kadar canımdan öte kanımda olacak olanlar. Bana öğrettikleriniz ve benim için yaptığınız her şey için binlerce kez teşekkür ederim. Okumaya devam et “26 Ocak, 26 yaş, 26 teşekkür…”

Bana ben olmayı öğreten tüm öğretmenlerin gününü kutlarım!

Anne karnında başladım hepimiz gibi öğrenmeye, o yüzden ilk öğretmenim annemdir benim.

Bu dünyaya gözlerimi açmamla birlikte babam ve ablalarım girdiler öğretmenlerim arasına, yürümeyi onlardan öğrendim, konuşmayı, birinin eline sımsıkı yapışıp ondan güç almayı, sana can gözüyle bakan gözlerden yüreğime sevgi depolamayı öğrendim. 12 yaşındaydım kardeşim doğduğunda, ağabeyliği öğrendim, kendimden küçüğü gözümden sakınmayı, ona bir şey olmasından korkmayı öğrendim. Ailemden hayata bağlanmayı, karşılıksız sevgiyi, en zorda kalınan anlarda birilerinin duasını hissetmeyi öğrendim…

 Sonra kocaman ailemin güzel insanları çok şey öğretti bana, büyükbabam babaannem, ananem, dedem, halam, amcalarım, dayılarım, yengelerim, kuzenlerim elbet hepsinden bir şeyler öğrendi büyürken bu çocuk!

Ümraniye Ahmet Cevdet Paşa İlköğretim Okulunda başladım okula, ilk öğretmenimin adı Hikmet Karagöz’dü. Dünyalar tatlısı, sessiz, sakin, hanım hanımcık bir kadıncağız. Bize ilimin cehaleti nasıl alacağını öğretmeye çalıştı 5 yıl boyunca.

Ortaokul’u Ümraniye Mehmet Ali Yılmaz İlköğretim Okulunda okudum. Onlarca iyi yürekli öğretmenim oldu. Ali Çakmakçı, Serap Ünal, Altan Göcer, Ahmet Gencal, Hasan Hüseyin Aydın, Gülümser Yazıcı, Murat Hoca ve niceleri hiç çekinmeden emeklerini harcadılar bizim için.

Lise yılları geldiğinde ise kendimi Kadıköy Anadolu İ.H.L sıralarında buldum. Benim için değil o sene okula başlayan tüm arkadaşlarımız için bir dönüm noktası olmuştu bu başlangıç. Yalnızca eğitim almadığımızı dostluğu, kardeşliği, bir kahvenin hatırının hakkını vermeyi bu sıralarda öğrendiğimizi şimdi daha iyi anlıyorum. Hangi hocamın adını sayayım ki size; Nurhan Bulu, İpek Özaydın, Yasemin Pençe, Fatma Muttalipoğlu, Enver Çakmak, Kezban Ulutürk,  Hasan Kaya, Bekir Doğan, Mustafa Engin, Şeref Akbaba, Mustafa Adaş, Ahmet Demirel, Ayşe Sönmez, Ahmet Kılıç, Müslüm Kaban, Veysel Akdoğan, Faruk Salman, Faruk Özcan,  Burhan Öztürk, Osman Erdem, Fatih Solak, Ertuğrul Hoca,  Haydar Doğan, Ali Çicek… Hazırlıktan lise 3’e kadar bize hocalıktan öte, ağabeylik ablalık yaptılar ve okulu evimiz bildirdiler. Okumaya devam et “Bana ben olmayı öğreten tüm öğretmenlerin gününü kutlarım!”

Dile kolay 4 yıl…

Ama merak etmeyin çok kısaca özetleyeceğim!

9 Eylül 2007’de İzmir’e ayak bastığımda düzenlenen Kurtuluş Günü etkinlikleri bile buraya gelme isteksizliğimi geçirememişti. Onu takip eden 2 yılda da bu isteksizliğim ve bir an önce İzmir’den kurtulma çabalarım, yalanım yok ki devam etti, sınavlara girdim, yatay geçişlere başvurdum, geçirdiğim hastalıkları bahane ettim ama nafile, olmuyordu ve İzmir her geçen gün beni kendine usulca bağlıyordu sanki…

Önce hazırlık okuyacaksın dediler, okudum. 4 yıl boyunca beni her gördüklerinde selam veren hal hatır soran arkadaşlarım oldu.

Sonra sıra intibak sınıfına gelmişti, orayı okurken hem şu an ki 3. sınıflarla hem kendi sınıf arkadaşrımla hem şu an mezun olmuş birçok arkadaşla tanıştım ama sanki çok sevilmemiştim ve bence İzmir’deyken gitmeliydim.

Diğer yandan İzmir Blog Yazarlarına katıldım, orada güzel insanlarla tanıştım. Ama İstanbul’da daha iyileri vardı, İzmir’den gitmeliydim.

Yurttaki arkadaşlarımı zaten anlatmıyorum, onlar arkadaştı kardeş oldular İzmir’de uyandığım her günde bana güven kattılar. Ama onlarla muhabbetim zaten devam ederdi, ben yine de İzmir’den gitmeliydim.

İşte böyle garip duygular besliyordum. Sonra bazı uğraşlarımın boşuna olduğunu anladığım gün, Erdal; İzmir’de yiyecek ekmeğin görecek günlerin var dedim ve hayatın tadı o anda başladı. Ve öyle lezzetli geldi ki!

Okuldaki arkadaşlarımla ve hocalarımla 2010 medya gezisinde 3. sınıftayken sanki yeniden tanışıyordum belki İstanbul halime acıyıp onların beni arasına almasını istiyordu.

Blog Yazarlarından tanıştığım arkadaşlarımla yaptığımız buluşmalar, başlangıcı garip olsa da organize etmeye başladığımız Likemind İzmir Buluşmaları’na gelen güzel yorumlar, beni İzmir’e bağladı.

İzmir; şehirdi yaşam oldu, arkadaştı dost oldu… Okumaya devam et “Dile kolay 4 yıl…”

Sosyal Medya ve İnternet Reklamcılığı

Geçtiğimiz hafta içinde İzmir Ekonomi Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü PRA 204 Principles of Advertising (Reklamcılığın ilkeleri) dersinde Asst. Prof. Dr. Sema MİSÇİ KİP’in misafiri olarak 2. sınıfta okuyan öğrenci arkadaşlarıma 3 farklı sınıfta 6 saatten fazla Sosyal Medya ve İnternet Reklamcılığı üzerine ne biliyorsam anlatmaya çalıştım. Kanımca faydalı ve verimli sunumlar oldu, en azından aldığım geri bildirimlerin %96’sı olumluydu. O yorumlardan bazılarını da buraya yazmamak için kendimi zor tutuyorum şu anda ama onlar da bana özel kalsınlar değil mi?

Hazırladığım ve anlattığım sunum da budur. Umuyorum ki arkadaşlarım için gerçekten faydalı şeyler anlatabilmişimdir. Sıkılmadan beni dinledikleri için hepsine ayrı ayrı ve özellikle bana bu fırsatı verdiği için Sema Hocam’a teşekkür ediyorum.

İletişimde yerel ajanslar mı yoksa ulusal ajanslar mı?

Sözlerime başlar başlamaz başlığımı bir adım öteye götürmek istiyorum;

Markalar için;

Reklamda yerel ajanslar mı yoksa ulusal ajanslar mı?

Halkla ilişkilerde yerel ajanslar mı yoksa ulusal ajanslar mı?

Pazarlamada yerel ajanslar mı yoksa ulusal ajanslar mı?

Medya satın almada yerel ajanslar mı yoksa ulusal ajanslar mı?

 Geçtiğimiz sene İzmir’de organize edilen Yerel’den Evrensel’e Ulusal Pazarlama İletişimi Kongresinde baştan aşağıya bu konu tartışılmıştı. Ulusal ya da global ajanslar firmalar, markalar iyi işler yapmak istiyorsa bizim kapımıza gelmek zorundalar derken, yerel ajanslar bizler de en az ulusal ya da global ajanslar kadar iyiyiz ama büyük ajanslar bizi bitirmek için ellerinden geleni yapıyorlar, yerel firmalar bizim sayemizde bir yerlere geliyorlar azıcık parayı gördüklerinde soluğu büyük ajanslarda alıyorlar diyorlardı.

 Şimdi yazımı farklı bir boyuta taşımak istiyorum;

Peki ya, yeni mezun iletişimciler için; Okumaya devam et “İletişimde yerel ajanslar mı yoksa ulusal ajanslar mı?”

Social media & sharing icons powered by UltimatelySocial