Offline Etkinliklerin Online Yayınında Müzik Telifi Sorunu

Artık neredeyse tüm dijital platformlar üzerinde telif hakları noktasında çeşitli yaptırımlar uygulanıyor. Özellikle müzik eserlerinde ya da herhangi bir yayıncıya ait olan video içeriklerinin izinsiz olarak kullanılması durumunda youtube ya da facebook eş zamanlı olarak kısıtlamalar yapabiliyor.

En çok rastladığımız kısıtlamalar, müzik eserlerinde ses kısma ya da bir yayıncıya ait eserlerin yayın kısıtlaması yapılması olsa gerek.

Geçtiğimiz günlerde yaptığımız bir açılış etkinliğini eş zamanlı olarak sosyal medya kanallarımız üzerinden de yayınlıyorduk. Canlı yayın esnasında ortam müziğine hem youtube hem de facebook üzerinde eş zamanlı olarak telif atıldığını gelen bildirimler ile fark etmiş olduk. Böylelikle offline bir etkinliğin online yayınının da müzik telifi kısıtlaması ile karşılaşılabileceğini eş zamanlı olarak yani (yani program bitip de kaydın kanalları düşmesi ile değil) online yayın esnasında şahit olduk. Canlı yayınımızın belirli bir kısmı sessiz şekilde yayınlandı.

Bu demek oluyor ki markalar bundan sonraki süreçte yapacakları etkinliklerde de kullanacakları müziklere dikkat etmeleri gerekiyor ve muhtemelen yakın gelecekte “markalara hak sahipleri tarafından siz şu etkinliğinizde bize ait olan şu müzikleri kullanmışsınız” şeklinde tebligatların da gelmesi yakın gibi gözüküyor.

Ama bu noktada da sıkıntı yaşamamak için fark ettiğimiz bir püf nokta da şöyle oldu, eğer müzikler ortam sesi ile birlikte arka planda çalar ve ayrıştırılamaz nitelikte olursa yani ortam sesi müziğin üstünde olursa sanki telif problemi ile karşılaşılmıyor.

Siz de “Çocuk Gibi Bak”maya Ne Dersiniz?

Benim de mezunu olduğum ve mezunu olmaktan her zaman gurur duyduğum İzmir Ekonomi Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü’nün değerli Hocaları ve öğrencileri son dönemde duyduğum en güzel projelerden birini şu günlerde inci gibi işliyorlar. Bu güzel proje için öncelikle hepsini can’ı gönülden tebrik eder, başarılar dilerim.

‘Çocuk gibi bak’ adını verdikleri proje kapsamında vatanlarını terk etmek zorunda kalan Suriyeli çocuklara karşı olumsuz söylemlere ‘dur’ demeyi, dedirtmeyi hedefleyen öğrenci arkadaşlarım, mülteci çocuklarla birlikte resim yapıyor, sokak oyunları oynuyor, yaşamın renklerini birlikte keşfediyor. Yani özetle onlara çok büyük destek oluyorlar. Peki kim bu arkadaşlar, çektikleri videodan izleyelim mi?

İEÜ İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık bölümünden değerli hocalarım, üzerimde hakkı ve emeği çok olan Prof. Dr. Ebru Uzunoğlu,  Doç. Dr. Selin Türkel ile sektörün önde gelen isimleri arasında yer alıp, tecrübe ve bilgilerini öğrenci arkadaşlarımızla paylaşan Aytül Özkan’ın danışmanlığında yürütülen projede Enginalp Erkısa, Bahadır Tunahan Civan, Alican Cura, Yiğit Kocayol, Yavuz Kaya, Ecem Çelik, Büşra Germir, Şevval Asena Çelik, Duygu Uçkaç, Buğu İrem Kaymakçı, Yasemin Ece Çiçek, Murat Yılmaz, Aytül Öteçelebi, Turuhan Alkır, Emre Ekin, İdil Tuba Salar, Erel Karanfil, Aytuna Yüken isimli arkadaşlarım da görev alarak, gerçekleştirdikleri toplumsal bilinçlendirme projesinde mülteci çocuklara yönelik nefret söyleminin önüne geçilmesini ana amaç olarak belirlemişler.  Okumaya devam et “Siz de “Çocuk Gibi Bak”maya Ne Dersiniz?”

Sosyal Medyayı Etkili Kullanma Etkinliğindeydik

 

Sosyal Medyayı Etkili Kullanma

Geçtiğimiz günlerde sevgili dostlarım Mümin Erakbaş ve Hamza Şamlıoğlu‘yle birlikte Celal Bayar Üniversitesi Kula Meslek Yüksek Okulu’nun misafiri olduk.

Sevgili Mümin Erakbaş  Sosyal Medya Yönetimi / Sosyal Medyanın Pazarlamaya Katkıları konusunda bilgilerini paylaştı.

Ben, Sanal Ortamlarda Halkla İlişkiler Geleneksel PR’dan Dijital PR‘a Geçiş üzerine bir şeyler anlatmaya çalıştım. Ama benim asıl amacım, onlar gibi önlisans eğitimi almış bir arkadaşları olarak, o günden bu güne neler yaptığımı anlatıp, onları az da olsa hırslandırabilmekti.

Benden sonra sözü sevgili Hamza Şamlıoğlu alıp Sosyal Medya Takibi ve Raporlanması konusunda bilgi ve tecrübelerini paylaştı.

Bizce keyifli ve başarılı bir etkinlik oldu. Umuyorum öğrenci arkadaşlarım için az da olsa faydalı olmuştur.

                                                                                                                                                                15

Böyle bir fikir ve davetle bize gelen öğretim görevlisi sevgili Veli Bozkaya hocama, bizleri sabırla yaklaşık 4 saat dinleyen arkadaşlarıma çok teşekkür ederim.

Bizleri en iyi şekilde ağırlamak için etkinlikte görev alan, emek harcayan tüm arkadaşlarımın ellerine, emeklerine sağlık. Okumaya devam et “Sosyal Medyayı Etkili Kullanma Etkinliğindeydik”

Kocaeli Üniversitesi Kandıra MYO Geleneksel PR’dan Dijital PR’a Geçiş Etkinliği

kandıra myoGeçtiğimiz günlerde, Sevgili Hamza Şamlıoğlu ve Neşe Bektaş ile birlikte Kocaeli Üniversitesi Kandıra Meslek Yüksek Okulu Halkla ilişkiler ve Tanıtım öğrencilerinin misafiri olduk. Konumuz “Geleneksel PR’dan Dijital PR’a Geçiş” idi. Ama üniversite eğitim hayatına Trakya Üniversitesi Çerkezköy MYO Halkla İlişkiler programında başlamış bir ağabeyleri olarak benim (Erdal Erdoğdu hakkında), Kandıra MYO Halkla İlişkiler sıralarında başlamış bir ablaları olarak Neşe’nin anlatacakları sadece sunumumuzun başlığıyla sınırlı değildi. Öyle de oldu.

Sunumumuzun içeriğini kısaca anlatmak gerekirse,

gibi konuları karşılaştırmalarıyla, anlatmaya çalıştık.

Sunumun ardından, sohbet bölümünde bence sunumdan daha değerli bilgileri onlarla paylaştık diyebilirim.  Okumaya devam et “Kocaeli Üniversitesi Kandıra MYO Geleneksel PR’dan Dijital PR’a Geçiş Etkinliği”

#2NisanOtizmOrtakYayin / #otizmifarketyasamipaylas / 2 NİSAN DÜNYA OTİZM FARKINDALIK GÜNÜ!

Bugün twitterda İrem Afşin ‘le tanıştım. Onun hikayesini internette bulmak mümkün ama eğer vakit ayırıp  Perşembe Anneleri: Otizmle yaşamak  İrem Afşin yazısını okursanız onu sizler de benim gibi az da olsa tanımış olursunuz. Hani inançlarımız diyor ya; “cennet anaların ayakları altındadır.” diye işte cennetin bir annenin ayakları altına neden serilebileceğinin en güzel örneği kendisi.

Eğer kabul ederse, bundan sonra Erdal isminde bir kardeş kazandı. Elimden geldiğince, gücüm yettiğince bundan sonrası için kendileriyle birlikte yürümeye çalışacağım. Umuyorum başarabilirim.

Peki, ne konuda mı birlikte yürüyeceğiz? Cevabımız, OTİZM!

Peki, OTİZM ne bilenimiz var mı? Nerden gelir, nasıl anlaşılır, tedavisi var mıdır? Zararları nelerdir? … Sorular bitmez.

Ama emin olun, bir gün yavrunuzda ya da bir yakınınızda olduğunu duyarsanız, önce ciğeriniz yanar, sonra çözümsüz bir karamsarlık başlar ve hayatın tüm renleri muğlaklaşır! O yüzden bir yavranun geleceğini, hayatını, bir annenin/babanın yıllarını kurtarmak için bu hastalığı bilmek, öğrenmek ve bu doğrultuda çevremizdeki minikleri gözlemleyip, aileleri uyarmak gerekli. Umuyorum bu yazı ve yarın gerçkleşecek etkinlik az da olsa buna fayda sağlayacak!

Bundan sonrası için sözü M. İrem Afşin‘e bırakıyorum, LÜTFEN YAZIYI SONUNA KADAR OKUYUN!

Otizm… Yaşamın farklı bir penceresi…

Nisan… Aylardan bahar. Havada baharın müjdecisi kokular, yavaş yavaş açan çiçekler, cıvıltıları ile hayatımıza neşe katan kuşlar, güneşin sıcak ışığına kavuşan dünya. Nisan, ruhumuzu aydınlık günlerde ferahlattığımız ay.

Nisan, 2008 yılından bu yana, dünya üzerinde yaşayan milyonlarca çocuk ve aileleri için çok başka bir anlam daha taşıyor: OTİZM.

2 Nisan, tüm dünyada otizm konusunda farkındalık yaratarak otizmden kaynaklanan sorunlara çözümler yaratmak amacıyla, 2008 yılında Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Otizm Farkındalık Günü” olarak ilan edildi. Her yıl, “Otizm Farkındalık Ayı” olan Nisan ayı boyunca dünya genelinde otizmin sorunlarını ve çözümleri konuşuluyor, araştırmaların teşvik edilmesi ve erken teşhisle tedavinin yaygınlaştırılması hedefleniyor.

Oğluşum Nazım Özgün ile otizm labirentine adım attığımız o ilk günden bugüne 8 yıl geçti. Otizmin karmaşık fırça darbeleri yüzünden, hayatımızın yol haritasını yeniden tanımladık. Bazen düşününce sanki otizmden önce bir hayatımız yokmuş gibi hissediyorum. Çok eskiden kendini fanusuna kapatmış ruh bebeğimin, şimdi benimle hayatı paylaşması nasıl bir mucizedir, çok iyi biliyorum.

Otizm, doğuştan gelişen, genetik altyapıya dayanan, karmaşık nörolojik-biyolojik tabanlı bir gelişim bozukluğu. Başkalarıyla etkileşimde bulunmayı engelleyerek bireyin kendi iç dünyasıyla baş başa kalmasına yol açan otizm, genellikle 3 yaştan önce ortaya çıkarak çocukların sosyal iletişim, etkileşim ve davranışlarını olumsuz olarak etkiliyor.

Amerikan Sağlık Bakanlığı verilerine göre bugün dünya genelinde okul çağındaki her 88 çocuktan biri otizm teşhisi alıyor. Otizm erkek çocuklarda kız çocuklara oranla 3-4 kat daha fazla görülüyor, her 54 erkek çocuktan biri günümüzde otizm riski taşıyor. Dünyada son yıllarda şeker, kanser ve AIDS dahil olmak üzere bir çok hastalıktan daha fazla sayıda otizm teşhisi alınıyor.

Ülkemizde sağlıklı istatistikler olmaması nedeniyle, Otizm Platformu’nun öngördüğü verilere göre, tahmini olarak 550.000 otizmli birey ile 0-14 yaş grubunda 150.000 civarında otizmli çocuk bulunduğu “varsayılıyor.” Otizmli bireylerin ebeveynleri, kardeşleri, yakın akraba ve çevreleri de hesaba katıldığı zaman, Türkiye’de her ile yayılmış durumda otizmden etkilenen 2 milyondan fazla vatandaşımızdan bahsedebiliriz. Okumaya devam et “#2NisanOtizmOrtakYayin / #otizmifarketyasamipaylas / 2 NİSAN DÜNYA OTİZM FARKINDALIK GÜNÜ!”

Sosyal Medya Uygarlığında Reklamcılık Etkinliği

 Benim de mezunu olduğum İzmir Ekonomi Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü‘nün öğrencilik yıllarımda ekibi içinde yer aldığım öğrenci topluluğu olan Şapka Takımı bu sene Sosyal Medya Uygarlığında Reklamcılık etkinliği ile karşımızda.

2011’de Sosyal Medya Uygarlığında Pazarlama İletişimi , 2012’de Sosyal Medya Uygarlığında Marka Yönetimi etkinliklerini organize eden Şapka Takımı bu sene de geleneği bozmayıp, “Sosyal Medya Uygarlığında …” temasını devam ettirmiş.

26 Mart 2013’te 09.15 – 13.45 saatleri arasında İzmir Hilton’da organize edilecek etkinlikte iletişim sektörü açısından, İzmir’de pek denk gelip, dinleyemeyeceğiniz isimler konuşmacı olarak yer alıyor.

Bu etkinliklerin fikir ağabeyi olarak ben, (isim babası değerli hocamız Burak Amirak‘tır) kendi adıma dört yıl önce kurduğum bir hayalin  her geçen yıl iyileştiğine, kalite kazandığına sahit oluyorum.

Eğer sizler de o gün daha üniversitede okuyan gençlerin nasıl kaliteli bir etkinlik organize edebileceğine ve sektör uzmanlarının ne kadar faydalı bilgiler paylaşabileceğine şahit olmak isterseniz online kayıt yaptırmanız bunun için yeterli olacaktır. Ben sizin yerinizde olsam bu fırsatı kaçırmazdım. Çünkü İzmir içinde sektörel bilgi ve tecrübe bakımından bu kadar iyi isimlerle bir araya gelmek her zaman mümkün olmaz. Şimdiden katılım gösterecek herkese iyi dinlemeler dilerim.

Yaşar Üniversitesi Sosyal Medya Uzmanlığı Sertifika Programı

sosyal medya uzmanligiİzmir’in önde gelen vakıf üniversitelerinden biri olan Yaşar Üniversitesi’nin düzenlediği sosyal medya uzmanlığı sertifika programı 16 Şubatta başlıyor. Eğer çok büyük bir aksilik olmazsa ben de bu eğitim programında eğitmenler arasında  yer alacağım.

Sosyal medyaya İzmir’de giriş yapmış, bu konu üzerine etkinlikler organize etmiş, ilk iş tecrübelerini burada  kazanmış biri olarak İzmir‘de böyle eğitim programlarını görüyor olmak, ondan öte bir şekilde katkı sağlayabiliyor olmak inanın beni çok mutlu ediyor.

Şimdi size biraz programdan bahsedeyim,

Sosyal Medya Uzmanlığı Sertifika programı, pazarlama, reklam, halkla ilişkiler mesleği uygulayıcılarına, öğrencilere ve hedef kitlesi ile sosyal medya üzerinden iletişime geçmeyi hedefleyen işverenlere yönelik hazırlanmış bir eğitim programıdır.

Programda eğitmen olarak  sosyal medya konusunda uzmanlaşmış profesyoneller, akademisyenler, aktif kullanıcılar seçilmiş ve bu uzmanlar tarafından titizlikle hazırlanmış içerik için çeşitli modüller tasarlanmıştır.

Bu eğitim programı’nın amacı, pazarlama, iletişim ve pazarlama iletişimi sektörlerinde hızla gelişen sosyal medya uygulamalarını programlayıp yönetecek sosyal medya uzmanı kaynağı açığını kapatmak ve sosyal medya iletişimini bilen, kaliteli ve yaratıcı sosyal medya uzmanı yetiştirmektir.

Ben bu eğitim programında Kriz 2.0: Online İtibar ve Kriz Yönetimi ve Sosyal Medyada Etkinlik Yönetimi derslerini vereceğim.

Aynı hafta sonu İstanbul’dan birlikte geleceğim Sevgili Hamza Şamlıoğlu Sosyal Medyada Strateji Geliştirme ve Kampanya Yönetimi ve  Sosyal Medya Platformları: Bloglar ve Blogger İlişkilerinin Yönetilmesi eğitimlerini, Erdem Baltacı ise İçerik Yönetimi  dersini verecek. Derslerin detaylarını aşağıdan okuyabilirsiniz.

Şimdi gelelim fasulyenin faydalarına; 🙂 eğer bu yazımı okuyor ve konuya ilgi duyuyorsanız ben de size küçük bir hediye vermek isterim.

28 şubat perşembe akşamına kadar bu yazımı twitterdan paylaşıp bana mention (@erdalerdoğdu) verenler ve ardından bloğumun iletişim sayfasından bana iletişim ve okul bilgilerini mail atan İzmir’den  5 üniversite öğrencisi (lisans – yüksek lisans) arkadaşımızı 2-3 martta vereceğimiz Kriz 2.0: Online İtibar ve Kriz Yönetimi, Sosyal Medyada Etkinlik Yönetimi, Sosyal Medyada Strateji Geliştirme ve Kampanya Yönetimi,  Sosyal Medya Platformları: Bloglar ve Blogger İlişkilerinin Yönetilmesi ve İçerik Yönetimi  derslerinde (ücretsiz olarak) misafir edeceğiz. İlgili arkadaşlarımın ilgilenmesi dileğiyle. 🙂

Okumaya devam et “Yaşar Üniversitesi Sosyal Medya Uzmanlığı Sertifika Programı”

FSM Üniversitesi ve İŞKUR İş Garantili Sosyal Medya Uzmanlığı Kursu

Sosyal medya denilen kavram her geçen gün iletişim sektörleri içinde ondan öte günlük hayatımızda kendine hızla yer edinmeye devam ediyor. Uzmanların görüşlerine göre sosyal medyadan öte tümüyle internet iletişimi bu yer edinme işine devam edecek ve genel iletişim sektörleri içinde kendi payını sürekli arttıracak.

Durum böyle olunca kişiler üzerinde bu konu üzerine eğitim alma isteği, uzmanlaşma isteği her geçen gün artıyor. Bu doğrultuda da gerek özel eğitim kurumları, gerekse üniversiteler sosyal medya eğitimine ön ayak olup, eğitim, sertifika, uzmanlık programları organize ediyorlar.

Bunlardan bir taneside, Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi ve İŞKUR’un ortak organize ettikleri “İş Garantili Sosyal Medya Uzmanlığı Kursu“.

Geçtiğimiz günler içerisinde Okumaya devam et “FSM Üniversitesi ve İŞKUR İş Garantili Sosyal Medya Uzmanlığı Kursu”

Bir Blogsal Sosyal Sorumluluk…

Benim kendimi inandırdığım bazı değerlerim vardır. Onlardan bir tanesi de “insanlara faydalı olmak”tır.

Tabi bu faydanın kapsamı çok geniş; paran varsa paranla, bilgin varsa bilginle, gücün varsa emeğinle vb. insanlara, çevrene, yaşadığınız topluma fayda sağlayabilirsiniz.

Blog yazarlığına başladıktan sonra da sadece blog yazmaktan öte acaba bu kanal üzerinden nasıl bir fayda sağlayabilirim diye düşünmeye başladım.

Bu düşüncelerimin kapsamı da geniş ama geçtiğimiz senelerde aklıma gelen; “Biz blog yazarlarının görevi fazladan laf salatası yapıp, kendi egolarımızı tatmin etmek değil. Bizler içinde bulunduğumuz topluma faydamız olduğu kadar varız veya aynı ölçüde yokuz.”  düşüncemle uygulamaya koyduğum “blogsal sosyal sorumluluk” kampanyası beni hali hazırla mutlu etmeye yetmekte.

Geçtiğimiz iki sene içerisinde yaptığım kampanyaların ne kadar faydalı olduğu konusunda inanın bir bilgim yok ama bu yaptığım şeyin bana verdiği duygu ve düşünce, kendimi, hiçbir şey yapmama düşüncesinden daha iyi hissetmemi sağlıyor.

Bu doğrultuda erdalerdogdu.com ‘un yazarı Erdal Erdoğdu olarak önümüzdeki bir senelik süreçte; blogsal sosyal sorumluluk gereği Kızılay, TOFD, Lösev ‘i destekleme kararı almış bulunmaktayım.

Bu doğrultuda;

1-      Blogumun (gezi ve yemek blogumda dahil) sağ tarafına ilgili kurum ve derneklerin logo ve sms numaralarının bulunduğu bir banner koyuyor olacağım. Okumaya devam et “Bir Blogsal Sosyal Sorumluluk…”