Misafir Görüşler, Genç Profesyonellerden Genç Tasarımcılara Tavsiyeler 3

Blogumda yayınladığım; “Misafir Görüşler, Genç Profesyonellerden Genç İletişimcilere Tavsiyeler” şeklinde bir yazı dizim var. Bu dizi içerisinde bu sefer iletişimin bir vazgeçilmezi olan tasarım dünyasından bir ismi misafir ediyorum.

Ahmet Emek…

Bakalım Ahmet, genç arkadaşlarımız için ne gibi tavsiyelerde bulunmuş.

Ahmet Emek çok kısaca bize kendinden bahseder misin?

8 Eylül 1981’de Afyon’da doğdum. Haliç Üniversitesi GSF Grafik Tasarım Bölümünde (Burslu)  okudum. Lizbon ULHT Universidade Lusofona’yı Erasmus öğrencisi olarak okudum. Lizbon Mediaway’de stajımı tamamlayarak bir kaç ajansta çalıştıktan sonra şu an Zarakol İletişim’de görev yapmaktayım.

İlkokulda yapmış olduğum resimlerin panolara asılması beni Güzel Sanatlara yönelten bir başlangıç olduğunu düşünüyorum. Güzel Sanatlar okumadan önce piyasada çalışarak tecrübeler edindim. Aynı zamanda hocalarımın sayesinde çizimimi geliştirerek yetenek sınavlarına hazırlandım. Ve hayalim olan Güzel Sanatlarda okuyarak ne kadar güzel ve eğlenceli bir mesleği seçtiğimi bir kez daha fark ettim.

Toplumda aynı birçok iletişim biliminde olduğu gibi hatta ondan öte tasarım konusunda da eğitim almaya gerek olmadığı, bireysel olarak olan bir yeteneğin evde photoshop’u yalayıp yutarak geliştirilebileceği ve piyasaya işler yapılabileceği inancı var, senin bu konuda ki görüşlerin nelerdir?

Programlar birer araçtır. Bir çalışma yapıyorsanız fikir gerekir. Güzel Sanatlar okuyarak bu işin eğitimini alıyorsunuz ve farklı şeyler görmeye başlıyorsunuz. Çünkü bakış açınız tamamen değişiyor. Bundan dolayı kesinlikle eğitim alınması gerekiyor. Bunun örneklerinden birisi de benim. 3-4 yıl kadar piyasada alaylı olarak tabir edebileceğimiz şekilde çalıştım. Ama sürekli bir noktada kaldım. Sadece gerekli iş akışını tecrübe edinebildim.

Öğrenciyken staj yapma konusunda ki fikirlerin nelerdir? Güzel sanatlar ya da tasarım öğrencileri nasıl daha iyi geliştirebilirler?

Öğrenciler staj yaparken mutlaka kendilerini geliştirebilecek bir matbaa ya da ajans seçmelidirler. Bence matbaada staj yapmaları daha mantıklı. Çünkü işin fırını orasıdır. Ekmeği yapmak için ajansa gitmek lazım. Güzel Sanatlar öğrencileri kendilerini geliştirebilmek için mutlaka yazılı ve görsel olan her şeyi takip etmelidirler. Çünkü her şeyden haberdar olmamız gerekiyor. Okumaya devam et “Misafir Görüşler, Genç Profesyonellerden Genç Tasarımcılara Tavsiyeler 3”

Bir Blogsal Sosyal Sorumluluk…

Benim kendimi inandırdığım bazı değerlerim vardır. Onlardan bir tanesi de “insanlara faydalı olmak”tır.

Tabi bu faydanın kapsamı çok geniş; paran varsa paranla, bilgin varsa bilginle, gücün varsa emeğinle vb. insanlara, çevrene, yaşadığınız topluma fayda sağlayabilirsiniz.

Blog yazarlığına başladıktan sonra da sadece blog yazmaktan öte acaba bu kanal üzerinden nasıl bir fayda sağlayabilirim diye düşünmeye başladım.

Bu düşüncelerimin kapsamı da geniş ama geçtiğimiz senelerde aklıma gelen; “Biz blog yazarlarının görevi fazladan laf salatası yapıp, kendi egolarımızı tatmin etmek değil. Bizler içinde bulunduğumuz topluma faydamız olduğu kadar varız veya aynı ölçüde yokuz.”  düşüncemle uygulamaya koyduğum “blogsal sosyal sorumluluk” kampanyası beni hali hazırla mutlu etmeye yetmekte.

Geçtiğimiz iki sene içerisinde yaptığım kampanyaların ne kadar faydalı olduğu konusunda inanın bir bilgim yok ama bu yaptığım şeyin bana verdiği duygu ve düşünce, kendimi, hiçbir şey yapmama düşüncesinden daha iyi hissetmemi sağlıyor.

Bu doğrultuda erdalerdogdu.com ‘un yazarı Erdal Erdoğdu olarak önümüzdeki bir senelik süreçte; blogsal sosyal sorumluluk gereği Kızılay, TOFD, Lösev ‘i destekleme kararı almış bulunmaktayım.

Bu doğrultuda;

1-      Blogumun (gezi ve yemek blogumda dahil) sağ tarafına ilgili kurum ve derneklerin logo ve sms numaralarının bulunduğu bir banner koyuyor olacağım. Okumaya devam et “Bir Blogsal Sosyal Sorumluluk…”

Facebook Reklamlarının Yanlış Yönetimi

 İçimiz dışımız sağımız solumuz her yer reklam değil mi?

Sosyal medya ya da bendeki adıyla dijital medya ile ilgili konuşmalar, sohbetler    yaparken hep insanların geleneksel iletişim yöntemlerinin kirliliğinden ve baskıcı yapısından sıkıldığı için bu mecranın bu kadar hızlı büyüdüğünü anlatıyoruz.

 “Geleneksel iletişim yöntemlerinin kirliliği ve baskıcı yapısı…”

Bu cümlemi şu şekilde açıklayabilirim; ben sırf Hürriyet okuyorum diye x markasının reklamını görmek zorunda değilim hatta iki sayfada bir reklam görmek her sayfada reklam görmek zorunda hiç değilim, sırf Atv’de Çocuklar Duymasın izliyorum diye y markasının reklamını izlemek zorunda değilim, temizlikçi Emine’yi kullanılarak yapılmış bir ürün yerleştirmeyi izlemek istemediğimi ciddi anlamda herkesle tartışabilirim… vb.  kirlilik dedim çünkü o reklamın hedef kitlesi içinde değilim, baskıcı yapı dedim sırf mecra para kazanacak diye ben o reklama maruz kalmak istemiyorum.

Geleneksel iletişim yöntemleri üzerinde kişişel iletişim yapmak pahalı ve zahmetli olduğu için markalar kitle iletişimi yapmak zorundalar. Bir iletişimci olarak bunun sonuna kadar arkasındayım. Ama gelenekseller üzerinde yapılanlardan dolayı son 5 sene içinde devasa bir mecra, bir iletişim kanalı haline gelen ve markalara, ajanslara neredeyse a’dan z’ye kadar detaylı bir konumlandırma ve hedefleme imkanı sunan, sanal ortamda kişilerin attığı her adımı bir “big brother” edasıyla takip edip datalandıran ve bu datayı anlamlı kılmaya çalışan bir mecra olduğunu söyleyen sosyal medyada, dijital medyada yine aynı kitle iletişimin yapılması çok yanlış.

Ne kadar yanlış olduğunu soldaki görselden görmeniz mümkün.

Yanda kişisel facebook profilimin sağ tarafında çıkan facebook ads, flyer, facebook sponsorlu bağlantılar adları ile anılan reklamların bende bıraktığı izi görebilirsiniz.

Ben bilinçli bir kullanıcıyım da kimi zaman facebook’a böyle geri bildirimler veriyorum, bu reklamlar benim için ilgisiz diyorum ve o da sağolsun çok düşünceli bir kanal ki bana; “erdal’cığım madem sen bu reklamı beğenmedin, neleri beğeneceğini bana söyle ben de sana ona göre reklamlar göstereyim” diyor. Okumaya devam et “Facebook Reklamlarının Yanlış Yönetimi”