Geçtiğimiz günlerden, 26 Ocak’ta ne mutlu ki 26 yaşıma girdim. Daha çok gencim, bunun farkındayım ömrüm oldukça aynı o gün yüzlerce arkadaşımın dilediği gibi ‘nice seneler’ göreceğim. Benim hayata bakış açılarımı beni yakından tanıyanlar bilirler aslında ama şu iki cümle bu konuda size ipucu verecektir; şair der ki; ‘Dün geçti, bu güne bak, yarının var mı? Gençliğine güvenme ölen hep ihtiyar mı?’ ve ekler ‘Ey nefesleri sayılı kişi, bir gün elbet bu sayı tamamlanacak, gecesi olmayan bir gün, sabahı olmayan bir gece muhakkak yaşanacak, üzülme, ölümdür perde ardından haber, hiç güzel olmasa ölür müydü peygamber…’!
Yazıya biraz karamsar mı başladım, ne? Aslında karamsarlık değil yaptığım, hayatın nereye gideceğini yaşarken kabullenmek ve yaşadığım her anı sahiplenip, hepsine saygı duymaya çalışmak benimkisi…
Yaş 35 yolun yarısı ama daha yolu yarılamaya bile çok var. O yüzden bu yaşa kadar tüm yaşanılanlara saygılar!
– İlk teşekkür Yaradana! Bugüne kadar aldığım tüm nefesler ve bana verdiği her şey için tüm şükürler ve hamdlar O’na olsun!
– Doğum günlerinde en çok ailelere teşekkür edilmeli, onların ellerinden öpülmeli. Ben bunu böyle kabullendim. Bu yaşıma kadar benim için yaptıklarına ne kadar teşekkür etsem azdır, Annem, babam, ablam ve kardeşim. Son nefesime kadar canımdan öte kanımda olacak olanlar. Bana öğrettikleriniz ve benim için yaptığınız her şey için binlerce kez teşekkür ederim. Okumaya devam et “26 Ocak, 26 yaş, 26 teşekkür…”