Sözlerime başlar başlamaz başlığımı bir adım öteye götürmek istiyorum;
Markalar için;
Reklamda yerel ajanslar mı yoksa ulusal ajanslar mı?
Halkla ilişkilerde yerel ajanslar mı yoksa ulusal ajanslar mı?
Pazarlamada yerel ajanslar mı yoksa ulusal ajanslar mı?
Medya satın almada yerel ajanslar mı yoksa ulusal ajanslar mı?
Geçtiğimiz sene İzmir’de organize edilen Yerel’den Evrensel’e Ulusal Pazarlama İletişimi Kongresinde baştan aşağıya bu konu tartışılmıştı. Ulusal ya da global ajanslar firmalar, markalar iyi işler yapmak istiyorsa bizim kapımıza gelmek zorundalar derken, yerel ajanslar bizler de en az ulusal ya da global ajanslar kadar iyiyiz ama büyük ajanslar bizi bitirmek için ellerinden geleni yapıyorlar, yerel firmalar bizim sayemizde bir yerlere geliyorlar azıcık parayı gördüklerinde soluğu büyük ajanslarda alıyorlar diyorlardı.
Şimdi yazımı farklı bir boyuta taşımak istiyorum;
Peki ya, yeni mezun iletişimciler için;
Reklamda yerel ajanslar mı yoksa ulusal ajanslar mı?
Halkla ilişkilerde yerel ajanslar mı yoksa ulusal ajanslar mı?
Pazarlamada yerel ajanslar mı yoksa ulusal ajanslar mı?
Medya satın almada yerel ajanslar mı yoksa ulusal ajanslar mı?
Ben bu işin eğitimini İzmir’de alıyorum ve ama İzmir de bile yani Türkiye’nin nüfus açısından en büyük üçüncü şehrinde, bazı konularda en gelişmiş şehrinde bile hocalarım dahil birçok kişi bana ve arkadaşlarıma hiç çekinmeden bu işin yolu İstanbul’dan geçer hiç buralarda zaman kaybetmeyin diyebiliyor.
Buna karşın geçenlerde karşılaştığım bazı durumlardan bahsetmek istiyorum size;
– Yaklaşık 1 ay önce okulda work-shop dersinde Konya’dan yerel bir ajansın (Erka Prodüksiyon) başkanlığını buna artı olarak Konya Reklamcılar Derneği As Başkanlığını yapan kendisinin samimiyetinden hiç şüphem olmayan Tamer Yiğit’i misafir ettik. Tamer Bey; Kendisinin de iletişim fakültesi mezunu olduğunu ve aklımızda ve gönlümüzde yatan düşüncelerin neler olduğunu bildiğini ve buna karşın hiç çekinmeden bizlere Konya’da kapılarının bize sonuna kadar açık olduğunu çünkü gerçekten yerel ajansların iletişimi bilen özellikle yeni sistemlerle donatılmış arkadaşlara ihtiyacı olduğunu söyledi.
– Bu sohbetimizin hemen ardından İzmir Ekonomi Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Reklamcılık Bölümünün her yıl düzenlediği medya gezisinde görevli olarak İstanbul’a gittim. Reklamcılık Derneği ile başlayan gezimiz Leo Burnett, Carat Türkiye, Reklam Evi, Starcom gibi ülkemizin en önde gelen ajansları ile devam etti. Ama Reklamcılar Derneği’nden itibaren misafir olduğumuz her yerde bize ‘işte sektörün boyutları belli, herkesin gözü İstanbul’da, herkes buralarda ve şu şu ajanslarda çalışmak istiyor ama kusura bakmayın…’ Gibisinden şeyler söylendi. Kısacası gençsiniz kanınız kaynıyor ama kusura bakmayın işte bize daha üst seviye elemanlar lazım ama gelip 1-2 yıl buralarda staj yapabilirseniz (ücretsiz) belki sizin için faydalı olabilir denildi. Buna karşın işte; daha küçük çaplı ajanslarda başlasak oralarda tecrübe kazansak denildiğinde sanki inceden inceye burun kıvrıldı ve ben işin içinden çıkamadım.
Muhakkak sektörün boyutları bellidir, muhakkak ajansların kadro rakamları masa sayıları bellidir ama bu işin eğitimini alan genç isimlere sanki biraz umut lazım. Kendilerini geliştirmek, bu sektörlere yeni kan katabilmek için hırslanmak adına birilerinin de onların ellerinden tutması lazımdır diye düşünüyorum.
Ve şimdi eğer blogumu takip eden marka temsilcileri, sektör profesyonelleri ya da iletişim sektöründe eğitim alan arkadaşlarım varsa onlara yeniden soruyorum. Sizin tercihiniz ne yönde olacaktır?
Reklamda yerel ajanslar mı yoksa ulusal ajanslar mı?
Halkla ilişkilerde yerel ajanslar mı yoksa ulusal ajanslar mı?
Pazarlamada yerel ajanslar mı yoksa ulusal ajanslar mı?
Medya satın almada yerel ajanslar mı yoksa ulusal ajanslar mı?