İletişim ajanslarında çalışanlar ile kurumsal tarafta, kurumsal iletişim, kurumsal pazarlama vb. departmanlarda çalışanlar arasındaki diyalog herhal sektör kurulduğu günden beri kedi ve fare gibidir. Her ne hikmetse o yıldızlar hiç barışmaz. (İstisnalar her zaman vardır ama kaide maalesef bozulamıyor)
Ajans tarafında kötü çalışanlar her zaman olur, sektörün işçi dönüşüm hızı zaten bunu gösteren bir kanıttır. Ama ajanstaki kötü bir çalışanın açığını kapatabilecek muhakkak birileri vardır, önce yan masadan yardım istenir, gerekirse bütün ajans bir araya gelir çalışır, baktılar iş olmuyor ajans yönetimi, başkan dahil oturur işi yapar ve götürür müşteriye sunar.
Ama kurumsal taraftaki kişilerin eksiklerini nasıl kapatacağız? İletişimin ne olduğunu bilmeyen, halkla ilişkiler ajansı ne iş yapar ya da ne bileyim sosyal medya ajansı ne iş yapar bilmeyen kişilerin kurumsal iletişimi yönetmeleri ne kadar doğru ya da ne kadar kabul edilebilir? Geçtiğimiz dönemde yaşadığım bir olaydan esinlenip Müşteri Ne İster? diye bir yazı yazmıştım. Müşteri bu sektörde ajansın hizmet portföyü dahilindeki her şeyi isteyebilir bu sonuna kadar hakkıdır, ama burada ajansına, ajanstaki marka ekibine güvenmesi de ajans tarafindekilerin en büyük isteğidir. Bunun ötesinde ajansla birlikte gerektiğinde aynı masada çalışabilen, bilmediğini öğrenen, bildiğini öğreten kurumsalcı candır, canandır. Ama karşılıklı ilişkide pürüzler yaşanılıp birde araya o üstün ego takıntıları, hiçbir şeyi bilmeme cahillikleri, işin içine kendi elleriyle ettikten sonra “parayı veren olma” kozunu kullanma nezaketsizlikleri girince işte bu sektör ajans tarafındakiler için çekilmez oluyor değil mi? Okumaya devam et “İletişim Ajansı Çalışanları vs Kurumsal Taraf”