Üniversite kayıtları kısmen tamamlandı sayılır ve İletişim Fakültelerinin, Halkla İlişkiler, Reklamcılık, Halkla ilişkiler ve Reklamcılık, Halkla İlişkiler ve Tanıtım gibi benim de öğrencilik yıllarımda sıralarında oturduğum bölümlerin yeni mensupları bu bölümleri kazanıp, kayıt yaptırarak sektöre ilk adımlarını attılar. “Dur abi, daha öğrenciyiz ne sektörü” diyen arkadaşlarım olacaktır. Onlara da selam! 🙂
Şu an aklınızda kazandığınız bölümler hakkında ciddi soru işaretleri olabilir, bir çoğunuz bu bölümü kazandık ama ne yapacağız diye düşünüyordur, aileleriniz şimdi bizim çocuk ne olacak diye düşünmeye çoktan başlamıştır. Gerek öğrenciyken gerekse iş hayatınız boyunca alışmanız gereken ilk şey, ne iş yaptığınızı ya da yapacağınızı herkese açıklamak olacak.. (Lütfen Okuyunuz: Halkın Gözünden Halkla İlişkiler Mesleği)
O yüzden içiniz rahat olsun siz sadece eğitiminize ve mesleğinize odaklanın. Çünkü emin olun, üniversite sıralarındayken okuyabileceğiniz, iş hayatında çalışabileceğiniz en rahat, keyifli bölümlerin birine adım attınız..
Önünüzde yaklaşık 4-5 sene var. Çok uzun değil mi?
Değil!
Emin olun göz açıp kapayıncaya kadar geçip gidiyor. Bir bakıyorsunuz mezun olmaya 3 hafta kalmış, şimdi ben ne yapacağım, reklamcı mı olayım, halkla ilişkiler ajansında mı çalışayım, sosyal medya uzmanı olsam nasıl olur, 2. sınıfta medya planlama dersi almıştım AA gelmişti acaba medya planlamaya mı yönelsem, babamın arkadaşı xyz firmasının pazarlama departmanındaydı onun yanında staja mı başvursam.. gibi deli sorular sizinle savaşmaya başlıyor.
İşte son anda böyle garip bir duruma düşmemek için, öncelikle kendinize bir hedef koyun, ne olmak, ne iş yapmak istediğinize mümkün oldukça erken karar verin ve o doğrultuda kendinizi geliştirmeye başlayın. (Lütfen okuyunuz: Hedefsiz Gençler, Kaybedilen Gelecek..) Bu çok zor bir şey değil, birinci ya da ikinci sınıftayken reklamcı, halkla ilişkilerci, sosyal medyacı olup olmayacağınıza kolaylıkla karar verebilirsiniz. Unutmayın, bu sektörde Erken kalkan yol alır…
Kendinizi geliştirmeniz için size öncelikle en faydalı olacak şey, derslerinizi iyi dinlemeniz olacaktır ama kuru kuruya dinlemekten bahsetmiyorum. Derste bir konu anlatılıyor, ders bitiyor, dersin ardından siz o konuyu bir markaya nasıl uygulayabilirsiniz onu düşünmeniz, böylelikle derste anlatılanları gerçek hayata aktarabiliyor olmanız gerekmektedir. İkinci olarak, stajlar her zaman önemlidir, gerek yaz tatillerini gerekse eğer hafta içi ders saatleri haricinde boşluklarınız varsa o zamanlarda ajanslarda staj yapmanızı tavsiye ederim. Eğer derslerinizde gördüğünüz konuları gerçek hayata uygulayabilir nitelikte olursanız stajlarınız hem daha verimli hem de sizin için daha kazançlı olacaktır.
Öğrenciyken boş durmayın, öğrenciyken farklılık yaratmak size fayda sağlayacaktır. Çünkü eğer ülke genelinde sizinle aynı bölümü okuyanların çoğundan bir farkınız olmazsa öğrenciyken staj başvurularınızda, mezun olduktan sonra iş başvurularınızda seçilenlerden olamayacaksınız.
Ve eğer bir farklılığınız olmazsa, gideceğiniz yeri erken belirleyip, rotanızı çizip ona göre hareket etmezseniz, bu bölümlerden mezun olan bir çok arkadaşımız gibi garip ve benim hiçbir zaman anlamadığım bir karamsarlığın içinde kendinizi bulacaksınız.. (Lütfen Okuyunuz: İletişim Öğrencileri Neden Karamsar!) Bu durumu niye anlayamadığımın da cevabını buradan vermiş olayım, benim iletişim sektörlerinin geleceği zeki ve etkin beyinlerde olduğuna dair çok ciddi bir inancım var, o yüzden karamsarlığı da kabul edemiyorum. Sizlerin kendinize güvenerek, işinize sahip çıkarak bu sektörün geleceğinin sizler olduğunu bilerek hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Erdal abi, gaz verip duruyorsun ama bu işin hiç mi zorluğu yok diyenleriniz oldu mu? Elbet var, mesela elle tutulabilir bir nesneyi satmakla, fikir satmak arasındaki zorluk her zaman karşınıza çıkacak. Öncelikle öğrenciyken yapacağınız sunumlarda fikirlerinize hocalarınızı, arkadaşlarınıza inandırmanız, sonrasında da iş hayatında müşterilerinizi inandırmanız lazım. Bu sebeple iyi bir duruşa sahip olmanız lazım, iyi konuşmanız, konuşurken insanlara kendinizi dinlendirmeniz lazım.
Mesela karşılaşacağınız iş ilanlarında yalnızca sizin değil neredeyse tüm sınıfınızda okuyan arkadaşlarınız birleşseniz yapamayacağınız kadar çok iş kalemini karşınızda göreceksiniz. (Lütfen Okuyunuz: “Kurumsal İletişim ve Halkla İlişkiler Sorumlusu” iş ilanı altında aranan eleman) İşte işimizin bir parçası da böyle durumlarla karşılaştığımızda işimizin ne olduğunu böyle taleplerde bulunan kişilere en iyi şekilde anlatmaktır.
Sadece sektörün dışındakilerle değil kimi zaman aynı iş yerinde çalıştığınız insanların bile yaptığınız işten haberdar olmadığını ya da bir kısmının iletişemeyen iletişimciler olduğunu göreceksiniz. Kimi zaman yoğun stresten, kapristen, ego çatışmalarından sıkılıp Nasıl Halkla İlişkiler Öğretmeni Olunur? diye düşünmeye başlayacaksınız. Vazgeçip, kaçtığınız gün, sektörü iş bilmezlere bıraktınız demektir.
Sizin için Yeni Nesil İletişimciler dedim ya iletişimin de yeni nesli var. O yüzden sürekli kendinizi geliştirmemiz gerekiyor. Mesela benim öğrencilik dönemimde bir şans olarak sosyal medya iletişimi doğmuştu, o günden sonra hiçbir pazarlama iletişimi yöntemi bu mecrayı görmezden gelemedi. Belki uzun bir süre böyle büyük bir yenilik gelmeyecek ama medya ilişkilerinde, sosyal medya yönetiminde, dijital medya planlamada, yeni çıkacak bir kodlama yöntemi gibi durumlardan birer iletişimci olarak haberdar olmanız gerekmektedir.
İşimizin büyük bir kısmı fikir bulmak ve fikirlerimizi başkalarına anlatmaktır. Fikir tabi, ağızdan çıktığı anda sizin olmaktan çıkan ve kamu malı haline gelen bir şey. Bu sebeple bizim sektörümüzde en çok gündeme gelen konulardan biri de fikir hırsızlığıdır. Kimi zaman sizin zamanında yaptığınız bir sunumdaki fikirlerin üzerinden belirli bir zaman geçtikten uygulandığını göreceksiniz. Eğer burada ticari bir kaybınız varsa hakkınızı sonuna kadar arayın ama ticari kaybınız yoksa fikrinizi, bilginizi paylaşmaktan korkmayın. Çünkü emin olun zihninizde doğan fikirleriniz de bilginiz de paylaştıkça çoğalıyor. (Ticari olan kısmı hariç lütfen okuyunuz: İlmin Zekatı Onu Paylaşarak Ödenir…)
Son olarak ister halkla ilişkiler ister reklam ister dijital iletişim fark etmez, sektörün önde gelen isimlerini, ajanslarını tanıyın, bu ajansların verdiği hizmetleri bilin. Sizden öncekiler neler yapmış, siz olsaydınız o işe ne gibi bir farklılık katabilirdiniz ya da içinde çalıştığınız sektör bu günlerine nasıl gelmiş düşünün, bilin ve bilginizle hareket edin.
Biraz uzun, belki biraz karışık bir yazı oldu ama umarım derdimi sizlere anlatabilmişimdir?
Bu sene Halkla İlişkiler eğitimi almaya başlayacak olan kendi kardeşim de dahil olmak üzere, bu sene eğitim almaya başlayacak, hala eğitim almaya devam eden tüm kardeşlerime, arkadaşlarıma, meslektaşlarıma eğitim ve kariyer hayatlarında başarılar dilerim.
Eğer yardım edebileceğime inandığınız bir konu olursa blogumun İLETİŞİM ve facebook sayfasından bana her zaman yazabilirsiniz! (Not: Ödevler hariç 🙂 )