Yeni Nesil İletişim; İletişim nereden, nereye?

Geçtiğimiz günlerde üniversite yıllarımdaki değerli hocalarımdan Doç. Dr. Ebru Uzunoğlu yeni nesil iletişim, yeni nesil iletişimciler hakkında görüşlerimi istedi. Ben de madem hocam istedi diye, bir şeyler yazmaya çalıştım. Ama o meğersem yazılı değil video çekimli bir şeyler istiyormuş. Sonrasında video çekimi yapıp gönderdim ama yazdığım yazı elimde kalınca bloğum üzerinde sizinle paylaşmak istedim.

iletisim“Hani klasik bir benzetme vardır ya, “10 yıl önce olsa kimse bunu tahmin edemezdi” diye, durum birazcık öyle. İnternetin geçmişi epi topu 40 yıl. Markalar yaklaşık 20 yıldır bu medya kanalını marka iletişimi için aktif olarak kullanıyorlar. Tabi bu 20 yıllık süreç gerçekten geleceği görebilenler için. Geriye kalanlar ancak web 2.0 teknolojilerinin ardından facebook, twitter gibi sosyal ağların kitleler tarafından aktif kullanılması ve ajansların itelemesi sonucunda bu mecrayı fark ettiler. Ama bu noktada da bir muğlaklık ortaya çıkıyor. Kimse internet iletişimi ya da internet iletişimcisi gibi kavramları kullanmıyor. Kimi dijital medya diyor, dijital PR’cı, dijital reklam ajansı vb., kimisi sosyal medya, sosyal medya uzmanı, sosyal medya ajansı vb. diyor ama bizim asıl oyun alanımızın tam anlamıyla adı internet. Çünkü televizyon, radyo, gazete vb. gibi geleneksel medya kanallarının karşısın da durabilecek güçteki medya kanalı internet olarak karşımıza çıkıyor. Sosyal medyayı, kullanıcıların sosyal hayatlarını, bireysel görüşlerini özgürce paylaşabildikleri bazı sosyal ağların (websitelerinin) bir araya geldiği kanallar bütünü (ben sosyal medyayı televizyonun içindeki digiturk olarak değerlendiriyorum) olarak tanımlayabilmek mümkünken, (Bir yazı: Sosyal Medya vs Geleneksel Medya) dijital medyayı ise, hem sosyal medya kanallarını hem geriye kalan internet evrenini hem de arkadaki sayılabilir ve kullanılabilir daha fazla datayı bize sunan, bu doğrultuda daha bir “internet = dijital medya” ya da “medyanın e-hali” olarak tanımlayabiliriz.

Yeni nesil iletişimde, sektörel anlamda düşündüğümüzde dijital medya, reklam yapış alışkanlıklarımızı, halkla ilişkiler anlayışımızı, pazarlama anlayışımızı değiştirmeye başladı ve değiştirmeye devam edecek. Çünkü, diğer taraftan internet, tüketici alışkanlıklarını da değiştirdi, artık birçok şeyi internet üzerinden yapar, takip eder hale geldik. Bu yüzden reklam filmimizi izletmek için kişiyi belki youtube üzerinde yakalamamız TV’de GRP satın almaktan hem daha kolay hem daha etkili ya da artık basılı bir gazete yerine kişiyi bir internet haber sitesinde yakalamak daha kolay hale geldi. Bunlar sektörün değişimine basit birer örnek. Ki arka taraftaki, katılım, izlenme, tıklanma, erken çıkma, kaç sayfa gezme, nereden gelme, hangi browserı kullanma, eğer sistemlerde tanımlıysa yaş, eğitim durumu vb. dataları bizimle paylaşması, sonrasında re-targeting imkanı ise en büyük artılar. (Bir yazı: Facebook Reklamlarının Yanlış Yönetimi)Artık geleneksel pr’daki sütün santim hesaplaması yok, artık gazete haberi gören kişi sayısı gazete tirajı x 3,5 değil. 🙂

Yeni nesil iletişimciler, burayı iki şekilde değerlendirmek lazım,

–          Son 5 sene içinde ya bu işi okullarında okuyup sektöre girenler.

–          Ya da yılların verdiği tecrübe ve bilgi ile yeni nesil iletişime kanalize olanlar.

Her iki grupta sektör için büyük kazanç oldu. Çünkü yeni girenlerde sistemin içinde yaşadıkları için mecrayla bütünleşmeden kaynaklanan başarı ve

 cesaret ile tecrübelilerde olan bilgi birleşince bir anda geleneksellerle yarışır hale gelen bir mecra ortaya çıktı. Reklam olarak bütçesel anlamda sinema, radyo, outdoor harcamalarını geçmiş durumda.

Ki bu rakamların içinde, bir çok gayri resmi harcamalar yok çünkü merdiven altı hizmet veren ajanslar ve kişiler var.

Hem yeni nesil iletişimciler hem de yeni nesil iletişim için değinilmesi gereken durumlardan bir tanesi de bence, Y kuşağı olma özellikleri. Bir, artık patronların karşısında el pençe divan duran çalışanlar yok gibi, iki, artık gazete okunmayan, TV izlemeyen bir nesil geldi. İki durum hem iletişim yapanların hem de iletişim yapılanların özelliklerini değiştirdi.

Yeni nesil iletişim eğitimi, burada ben kendimi şanslı olan grupta görüyorum. 2005 öncesi iletişim eğitimi alanlar çok fazla dijital iletişim, sosyal medya gibi kavramları görmeden mezun olup gelenekselci olma hayali kurdular. 2005-2010 arasında eğitim alanlar bu mecranın doğuşuna hocalarıyla birlikte şahit oldular, artık onlar için yepyeni iş imkanları vardı, bu süreç içindeki sektörel yarışmalarda ilk kez bu mecra için kreatif işler istenmeye başlamıştı, ilk kitaplar yazıldı. 2010 sonrasında ise artık bu medyaya yönelik dersler ders programlarındaydı, hatta kimi üniversiteler özel bölümler açtı. Artık öğrenciler PR kampanyası ödevlerinde kurumsal sosyal sorumluluk yerine facebook sayfası kurarak başlıyorlar. 🙂 (Bir yazı; İletişim Öğrencileri Neden Karamsar!)Ama bu süreç başka bir sorunu da önümüze getirdi, eskiden bir reklam ajansında çalışmak için gerçekten biraz bir şeyler bilmek gerekirken, bugün yeni medya ajanslarında birçok nitelik ve nicelikten yoksun kişiler görev alır hale geldi. Sırf twitterda xyz kadar takipçileri var ya da iyi geyik yapabiliyorlar diye.

Bu yazıyı sosyal medya paylaşabilirsiniz

Yazar: Erdal Erdoğdu

Ülkemizin önde gelen iletişim danışmanlığı firmalarının PR ve dijital ekiplerinde görev aldım, birçok üniversite ve özel eğitim kurumunda iletişim bilimleri üzerine eğitimler verdim. Kamu kurumlarında iletişim birimi yöneticiliği yapmaktayım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Social media & sharing icons powered by UltimatelySocial