İzmir Ekonomi Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla ilişkiler ve Reklamcılık bölümünde dönemin ilk derslerinden biri olarak PRA 204 Reklamcılığın İlkeleri dersindeyiz.
Kısa bir tanışmanın ardından Hoca, daha ikinci sınıf öğrencisi olan arkadaşlara gelecek planlarını soruyor. Kimsede ses soluk yok. Ardından daha ikinci sınıftasınız önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde mezun olacaksınız ve birer iletişimci olarak piyasaya iş yapmaya başlayacaksınız, sektörün gelecek 5 yılını konuşalım öyleyse der ve öğrencilerden beşerli grup olmalarını ister.
Öğrenciler kendi aralarında grup olup konuya tartışmaya başlarlar.
10 – 15 dakika sonra Hoca, hadi bakalım meydan sizindir, kürsüye gelip değerli görüşlerinizi arkadaşlarınıza anlatın der.
Kimsede yine ses soluk yok, herkes birbirine bakıyor.
Sonra aralarından biri sessizce kürsüye çıkıp, aslında grup arkadaşlarının da pek destek vermediği görüşlerini diğerlerine anlatmaya başlıyor.
‘Arkadaşlar şu dönemde bir ekonomik kriz var, ekonomik krizlerde ilk önce kısılan giderler iletişim giderleridir. Ama bu sefer durum öyle olmayacak, firmalar krizi bir fırsat bilerek iletişim giderlerini arttıracaklar ve bu doğrultuda yeni doğmaya başlayan ‘sosyal medya’ kavramı kendi payını arttıracak ve firmalar burada iyi işler yapabilmek için harcamalarını arttıracaklar’ der.
Tam bu esnada; sıralarda oturan bir arkadaşı çocuğun sözlerini keserek, ‘ne anlatıyorsun arkadaşım sen, firmalar batmış, insanlar işsiz, çıkmışsın bıdı bıdı ediyorsun, yok neymiş reklam giderleri artacakmış, mezun olunca hepimiz işsiz kalmayalım da gerisini boş ver sen’ der.
Çocuk tepki karşısında şaşırmıştır, tabi ki senin görüsün bu yönde olabilir ama diye devam eder sözlerine; ‘siz ne kadar iyi bir fare kapanı yaparsanız, doğa sizin için o kadar zeki fareler yaratır, ben size kriz yok demedim, kriz elbet var, iş dünyası elbet zor durumda ama böyle bir durumdayken firmalar geri adım atmayacaklar ya da iletişim yatırımlarını çok daha az bütçeyle çok daha fazla kişiye ulaşabilecekleri yeni bir mecra olan ‘sosyal medya’ya yönelecekler dedim bunu da hepimiz gelecek yıllarda göreceğiz’ der.
Sene 2008’dir ve bu konuşmayı yapan genç arkadaş bendenizdir.
Şimdi ise sene 2011 ve o 5 senenin dolmasına daha 2 yıl var!
Ama;
Ülkemizde 2005’de 1600 civarı olan ulusal çapta reklam veren sayısı şu anda 5000’i geçmiş durumdadır.
‘Reklam harcamaları 2009 yılında 2.7 milyar TL, 2010 yılında ise bir önceki yıla göre yüzde 31 artarak 3 milyar 612 milyon 87 bin liraya ulaştığı ifade ediliyor.’ (kaynak)
2011’de ise bu rakam aynı doğrultuda artmaya devam edecek ve kanımca 5 milyar lira civarında olacaktır.
Sosyal medya üzerine yapılan iletişim harcamaları ise total reklam hacmi içerisinde %10 civarında olsa da kendi payını her geçen gün arttıracaktır.
Ne dersiniz gelecek 2 yıl benim o zaman yaptığım öngörülerde beni yanıltır mı?
Yaşayıp görelim!
