Sağlık Bakanlığı, Sağlık İletişimi, Süreç Yönetimi İletişimi, Kriz İletişimi, Stratejik İletişim, Reklam, Ünlü Kullanımı ve Koronavirüsü

Ülke olarak zor bir süreçten geçiyoruz. Dünyayı tam anlamıyla kasıp kavuran koronavirüs salgını ülkemizde de etkisini gösteriyor. Ülkemizde bu sürecin ve hastalığın ilk muhatabı olan Sağlık Bakanlığımız da ilk andan itibaren bence elinden geldiğince hatta bir kamu kuruluşunun elinden geleceğinden çok daha iyi şekilde bu sürecin operasyonel boyutu kadar iletişim sürecini de yönetmek için çalışıyor. Bu arada yazımın başlığını biraz garip ya da saçma bulabilirsiniz ama bu iletişim sürecinin bana çağrıştırdığı iletişim faaliyetleri bunlar. Hatta düşündükçe çok daha fazlasını da bulabiliriz. Öncelikle Sayın Bakanımız Fahrettin Koca’yı, Sağlık Bakanlığımızı ve bu süreçte emeği olan herkesi tebrik etmek isterim. İşin sağlık operasyonu boyutunu değerlendirmek benim haddime değil ama iletişim boyutu hakkında az çok bir şey yazabilirim diye düşünüyorum. Öncelikle bu süreç iletişiminde 360 derece iletişim faaliyetlerinin neredeyse hepsinin kullanıldığını söyleyebiliriz. Mesajlar iyi belirlendi, çok seslilik yerine süreç sözcüsü olarak Sağlık Bakanımız ön plana çıktı, mesajlar mecralara eş zamanlı, ilk elden ve doğru şekilde servis edildi. Yalan, asılsız ve yanıltıcı mesajlara karşı tedbirler alındı. Hem Bakanlık tarafında hem de Sayın Bakanımızın kişisel sosyal medya kanalları üzerinden insanların kolayca paylaşabileceği sosyal medyanın doğasına uygun içerikler hızlı ve sürekli şekilde paylaşıldı. Neredeyse tüm kanaat önderlerinin sürece katılımı ve hem Bakanlığımızı hem de Bakanımızı desteklemesi sağlandı. Basın toplantıları düzenlendi, mesajların paylaşımı için iyi tasarımlar yapıldı, video içerikler oluşturuldu, ünlü kullanımı yapıldı.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı YENI%25CC%2587%2BKORONAVI%25CC%2587RU%25CC%2588S%2BBROS%25CC%25A7U%25CC%2588RU%25CC%2588.pdf.pdf-01.jpg

Bu süreç bir sağlık iletişimi faaliyetidir; Ülkemizde sağlık iletişim deyince maalesef akla ilk gelen iş, saç ekimi ya da protez diş yapımı noktasında yurt dışından hasta getirmek anlaşılmaktadır. Bu işe normal anlamıyla da uzman olan bir doktorun ya da sağlık tesisinin uzmanlık alanları hakkında halkı bilinçlendirme noktasında yaptığı iletişim faaliyetleridir diyebiliriz. Şu an Bakanlığımız üzerinden devletimizin yaptığı tüm faaliyetler sağlık iletişimi noktasında gerçekten başarılı olarak kabul edilebilir.

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Basın Açıklaması

İletişimde süreç yönetimi dediğimiz bir iş vardır, genellikle yaptığımız işler tek kurşunluk işler olmamakla birlikte öncesi, esnası ve sonrası olan bir süreci kapsamaktadır. Süreç ne kadar iyi yönetilirse eğer yapılan iletişim çalışmalarında kullanılan bilgilerde yalanlar, kandırmalar yoksa iş o kadar başarılı olur. Ama günün sonunda sizin yalan söylediğiniz ya da bazı gerçekleri gizlediğiniz ortaya çıkarsa maalesef bu süreç sizi krize götürecektir. Şu anki gidişatta biraz kervanı yolda düzüyorlarmış gibi bir izlenim olsa da süreç iyi yönetiliyor gibi.

Hani bir söz var ya “siz ne söylerseniz söyleyin, söyledikleriniz karşınızdakinin anladığı kadardır” diye bizim yaptığımız tüm iş, kaynak olarak hazırladığımız mesajların alıcılar (hedef kitleler) tarafından anlaşılır olmasına çalışmaktır. Süper metinler yazabilirsiniz ama eğer hedef kitlenize hitap etmiyorsa maalesef anlatmak ya da söylemek istedikleriniz anlaşılmayacaktır. Sağlık Bakanlığımız bu iş için öncelikli mesaj olarak 14 Kural diye bir şey belirledi ve farklı yollarla tüm ülkemize bu 14 mesajı en iyi şekilde anlatmaya çalışıyor. Şu an gördüğüm kadarıyla 7’den 70’e neredeyse herkes bu kurallara uymaya özen gösteriyor. Bu da uygulanan mantığın doğru olduğunu bize gösteriyor.

Şimdi bu işin bütününe baktığımız PR var, sosyal medya kullanımı var, tasarım ve video üretimi var, etkinlikler var ve tabi reklam tarafı var. Birçok farklı içerik sizin reklamınız olabilir, kimi zaman bir tasarım kimi zaman bir ses kaydı kimi zamansa bir film. Sağlık Bakanlığımız yine 14 kural mesajlarını kullandığı reklam filmleri çekmiş ama bunda tıp profesörleri, uzman doktorlar yerine şu an prime time da oynayan iki dizinin başrol oyuncularını kullanmış. Hekimoğlu dizisinde Ateş Hekimoğlu rolünü canlandıran Sevgili Timuçin Esen ve Mucize Doktor dizisinde Ali Vefa rolünü canlandıran Sevgili Taner Ölmez bu iki reklam filminde Sağlık Bakanlığımızın mesajlarını bizlere iletiyorlar. Bu konuda daha iyi iki isim kim olabilirdi diye sorsanız ben de olsam ne yapar ne eder bu iki isimle çalışırdım diyebilirim. Gerçekten doğru tercih çünkü iki isim de canlandırdıkları karakterler ile şu an izleyenlerinin kalbini de prime time daki raytingleri de çok iyi çalmış durumdalar.

Peki stratejik iletişim bu işin neresinde derseniz her ne kadar geçmiş bir tecrübe olmasa da, işler gerçek zamanlı olarak şu an planlansa da burada yazmaya çalıştığım şeylerin bütünü zaten bize işin stratejisini veriyor. Şu an bu işin yönetimini kim yapıyorsa doğru bir stratejiyle süreci yönetiyor diyebiliriz. Umarım sistemin çarkları bir yerde hata vermez.
Bunun ötesinde kriz iletişimi nerede diyenleriniz olacaktır, şu an Bakanlığımız zaten bir kriz döneminin iletişimini yönetiyor kimi markanın ürününün üretiminde sıkıntı çıkar kriz olur, kimi markanın çalışanları markayı krize sürükleyebilir vb. Sağlık Bakanlığı gibi bir markanın krizi de maalesef bu şekilde olur.
İnşallah duam odur ki bu süreçte gizlenen gerçekler yoktur ve tüm süreç gerçekten şeffaf şekilde hedef kitleler ile paylaşılıyordur. En azından ülkem, tüm çevrem ve ailem için bunun olduğuna inanmak istiyorum çünkü eğer gizlenen gerçekler varsa ve yarın öbür gün ortaya çıkarsa işte o zaman kaos ortamı oluşacak ve bambaşka bir kriz süreci başlayacaktır ve emin olun ülkemizde öyle bir krizi yönetebilecek iletişim uzmanı yok.

2013 İlk Çeyrek En Beğendiğim İletişim Kampanyaları

Son dönemde özellikle beğendiğim reklamların sayısının artmasıyla birlikte böyle bir yazı yazmak istedim. Umuyorum, inceleme ve takip etme fırsatım oldukça benzeri yazılarımın devamı gelir. Sizler de beğendiğiniz işleri benimle paylaşırsanız onları da incelemek isterim. Bakalım hangi başlıklarla hangi iletişim kampanyaları dikkatimi çekmiş. Biraz uzun bir yazı olacak gibi, şimdiden iyi sabırlar 🙂 iyi okumalar dilerim.

1-      Ünlü Kullanımı

Bir reklam kampanyasında ünlü kullanımı marka için büyük kazanç getirse de bununla birlikte büyük riskleri de yanında getirmektedir. Kazançtan kastım, ünlünün sevenleri hazır bir kitledir ve reklamın konuşulması ya da görülmesi noktasında bu markaya fayda sağlar. Riskler ise, öncelikle o ünlünün sevmeyenleri vardır. (özellikle sosyal medyanın etkisinin artmasıyla) Ve bu sevmeyenler söyledikleriyle marka imajına zarar verebilirler. Ama ondan bundan daha önemlisi ünlünün markanın önüne geçmesidir. Kimse markayı hatırlamaz ama “aaa x ünlüsünün reklamı” çıktı denilir.

Son dönemde ünlü kullanımında en beğendiğim reklam Digiturk’ün “Dilediğin Zaman Dilediğin Yerde” kampanyasındaki Nil Karaibrahimgil kullanımı. Nil çoğu zaman reklam filmlerine sesiyle hayat veriyordu ama bu sefer Digiturk’un reklam yüzü olarak karşımıza çıkıyor. Marka mesajları anlaşılır ve marka görülür düzeyde. Bu da bence reklam kampanyasını başarılı yapıyor.

2-      Başarılı metin/jingle

Reklamı başarılı kılan en önemli nokta; “metin”dir. Basılı reklamlarda kaleme alınan metin öne çıksa da video/ses reklamlarında bence jingle her zaman 3-0 öne geçiyor. Son dönemin en başarılı jingle’ı, dilime pelesenk olan sözleri ve müziğiyle bence Auris Reklamı. Bekle hayat geliyoruz biz… Okumaya devam et “2013 İlk Çeyrek En Beğendiğim İletişim Kampanyaları”

Reklamlarda Ünlü (celebrity) Kullanımı

Reklamlarda ünlü kullanımı reklamcılık tarihi kadar eski bir uygulama olsa gerek. Tabi ilk zamanlardaki ünlüler küçük toplum içinde söz sahibi olan isimlerken, medyaların ve popüler kültürün gelişmesi ile daha büyük kitleleri peşinden koşturan isimlerin kullanılması yaygın hale geldi. Bu doğrultuda her geçen gün bir ünlüyü kullanan bir marka yeni bir reklam filmiyle karşımıza çıkıyor. Peki, markalar reklamlarında neden ünlüleri kullanıyorlar?

Pazarlama gurusu Philip Kotler, “Şirketler, kendi adlarını parlatmak için ünlülerin havalarını ödünç almaya başladılar” diyor. Rakamlar da Kotler’in bu saptamasını haklı çıkarıyor. Bugün Amerika’da reklamda ünlü insanların kullanımı yüzde 50 oranında. Türkiye ise bu oran bazen yüzde 70’lere ulaşıyor. Amaç, ünlülerin popülarite, güven ve dikkat duygularından yararlanmak. Üstelik “Ünlü Satar” (Celebrity Sells) kitabının yazarı Hamish Pringle bu durumun gelecekte daha da artacağını söylüyor. Çünkü marka ve ünlü kişi doğru eşleştirildiğinde satışlar 2’ye hatta 3’e katlanabiliyor1.

Satışların 2’ye hatta 3’e katlanması gerçekten çok büyük etki ve ROI yani yatırımın geri dönüşünün bir göstergesi olsa gerek.

Ülkemizle ilgili reklamlarda ünlü kullanılmasıyla ilgili ilk ve iyi örneklerden biri olarak Zeki Müren ve Ajda Pekkan’ın birlikte oynadıkları Alo reklamına ulaştım.

Bu reklam sonrasında neler oldu? Okumaya devam et “Reklamlarda Ünlü (celebrity) Kullanımı”