En Çok Tweet Atan Değil, En Çok El Sıkan Aday Seçimi Kazanır

tokalasmakMalumunuzdur önümüzde yerel seçimler, hemen ardından genel seçimler var. Önceliğimiz yerel seçimler. Her yerde belediye başkanlığı, meclis üyeliği için aday adaylıklarını açıklayan kişilerin  adaylık ilanlarını görebiliyoruz. Resmi adaylar açıklandıktan sonra bu ilanlar rafa kaldırılıp yerlerini resmi adayların ilanları alacak.

Geleneksel seçim kampanyası iletişiminin olmazsa olmazlarının başında bu geliyor. Adaylar ilanlarla halka duyurulduktan sonra önce mahallerde, ardından ilçe merkezlerinde (eğer büyükşehirse ilçe ve il merkezlerinde) seçmenin karşısına çıkmaya başlıyorlar. Mitinglerle halka yaptıklarını ya da yapacaklarını anlatıyorlar.

Eğer biraz paraları ya da nüfuzları varsa yerel ya da küçük çaplı ulusal TV kanallarına, gazetelere  (eğer büyükşehirse ulusal TV ve gazetelere) ilanlar, röportajlar vermeye başlıyorlar. Böylece gün be gün seçime gidiyorlar. İşte bu işe kabataslak geleneksel bir seçim iletişimi kampanyası diyebiliriz. 

Geçtiğimiz  seçimlerde bu iletişim  yöntemlerine  telefonla arama ve otomatik mesaj atma yöntemleri eklendi.

Geçtiğimiz seçimde de internet  ve sosyal medya kanalları hayatımızda aktif rol oynarken ülkemizde sanki aktif şekilde kullanılmamıştı. Ben bunu biraz 40 yaş civarı ve üstü adayların daha bu mecraya fazla entegre olamamış olduklarına bağlıyorum.

Ama önümüzdeki seçimleri tam olarak sosyal medyadan canlı canlı yaşayacağımızı düşünüyorum. Öyle ki en küçük mahalle temsilcisinden, mahalle ve ilçe başkanlıklarına, en büyük belediyelerin başkanlarından, başkan yardımcılarına, meclis üyelerine, aday adaylarına kadar her siyasi kişilik artık sosyal medyayı ya kendi başına ya da bir aracı (ajans, danışman) üzerinden kullanıyor.

Bu zaten olmazsa olmaz bir hareket. Sosyal medya bu kadar hayatımızın içindeyken adayların ya da siyasilerin bu mecrayı görmezden gelmeleri düşünülemez. Çünkü iletişim bir bütündür. Tüm iletişim araç ve kanallarının ortak ve entegre kullanılması iletişim kampanyasını başarıya götürür.

Reklam, halkla ilişkiler, etkinlik yönetimi, el ilanları, afişler, televizyon konukluğu, röportajlar, sosyal medyada temsil…

Şimdi belki sosyal medya yönetimi ya da dijital iletişim yapan arkadaşlarım bana kızacaklar nihayetinde ben de bu işi yapıyorum ama ben gerek mevcut siyasilerin gerekse de aday adaylarının sosyal medyada temsili biraz abarttığını, buradan yürüttüklerini iletişimi yanlış yaptıklarını düşünüyorum.

“En çok tweet atan değil, en çok el sıkan aday seçimi kazanır..”

Hem siyasete olan merakım hem de bir seçmen olarak birçok mevcut milletvekilini, belediye başkanını, başkan yardımcılarını, siyasi parti il/ilçe başkanlarını ya da son dönemde ortaya çıkan aday adaylarını sosyal kanallar üzerinde takip ediyorum.

Bu mecrayı çok doğru şekilde kullananlar yok diyemem ama yanlış ve abartılı şekilde kullananlar çok daha fazla.

  • Aktif görevde olanlar çok fazla bu mecrada vakit harcıyorlar. Sizin asıl işiniz hizmet etmek, proje üretmek, icraat yapmak, sosyal medyada sözüm meclisten dışarı geyik yapmak, zaman harcamak değil. Öncelikle bunu aklımızın bir köşesine sokmak zorundayız.
  • Twitterda size gelen her olumlu mention’ı yeniden paylaşmak (RT yapmak) zorunda değilsiniz. Bunun tam aksinde size gelen her olumsuz paylaşımda karşınızdaki kişilerle negatif diyaloglara da girmeyin.
  • Not: sosyal medyadaki her takipçiniz aslında sizin birer seçmeniniz değil, buradaki takipçi sayınıza aldanmayın.
  • Burada en çok takip edilen kişi olmak zorunda değilsiniz, o yüzden bir anda 3000-5000 takipçi sahibi olmak için farklı yöntemler kullanmayın.
  • Eğer facebookta ya da googleda reklam veriyorsanız/verdiriyorsanız lütfen doğru hedef kitlelere oynayın. Kayseri’deki belediye başkanı ya da aday adayının reklamını İstanbul/Ümraniye’deki seçmen bence görmemeli.
  • Her yaptığınızı buralarda paylaşmak zorunda değilsiniz, cenazedeyiz,  düğündeyiz, başkanımızla ziyaretteyiz, meclis salonundayız, cuma’ya geldik vb. Cenazedeyseniz cenazenin, düğündeyseniz düğünün hakkını verin, emin olun orada sıkacağınız bir el size bir tweetten daha faydalıdır. Eğer toplantıdaysanız zaten twitter’ı, facebook’u bir kenara bırakın.
  • Yaptığınız paylaşımlara dikkat edin. Size gelen her olumlu mention + linki hemen yeniden paylaşmayın. Linkin içindeki yazıyı özellikle okuyun.

Geçtiğimiz günlerde bir başkanımız kendisi hakkında yapılan  bir ekşi sözlük yorumunu paylaşmıştı. Merak edip devamını incelemek için linke tıkladığımda ekşi sözlükte ilgili belediye ve başkanla ilgili bin beter şeyler yazıldığını gördüm. İşte böyle dikkatsizce yapılan bir paylaşım kendi bacağına sıkmaktan başka bir şey değil. 

  • Biolarınızda kullandığınız websitelerinin çalıştığından emin olun. Tıklanıldığında hosting ya da domain ücret hatası veren siteler imajınıza zarar verebilir.
  • Şahsınız hakkında yapılan olumlu paylaşımlar sizi nasıl sevindiriyorsa, negatif paylaşımları da dikkate alın. Hemen savaş boyalarınızı sürüp o kişiye saldırıya geçmek yerine, kendi rızasıyla sizinle, kendi görüşünü paylaşmış birine saygı durun. Emin olun o doğrulukta bir datayı hiçbir anketten, fokus grup çalışmasından alamazsınız. Bu bilgiyi kullanarak gelecek duruşunuzu şekillendirmeye çalışın.
  • Nasıl ki kurumlar içinde bir hiyerarşi var, bir başkan ya da başkan yardımcısı alt seviyelerdeki elemanlarla fazla yüz göz, samimi olmuyor, sosyal mecralar üstünde de genel olarak fazla samimi olmamak da, diyalogları fazla uzatmamak da fayda var.
  • Kurumlarınız hakkında size iletilen şikayetleri, kendinize yapılmış hakaretler olarak görmekten vazgeçip eğer varsa kurumlarınızın sosyal medya profillerine iletin ve işin takipçisi olun. Sorunum çözümüne fayda sağlayın. Böylelikle bu mecrada boşa zaman harcayan adamdan icraat yapan, sorun çözen adama dönüşürsünüz.

Bu maddeler böyle çok ama çok uzar. Fazla uzatmadan tadında bırakayım.

Bu mecra artık iletişim için olmazsa olmaz, iletişim kampanyaları için olmazsa olmaz ama ben ciddi olarak birçok kişinin bu kanalı bireysel reklam için kullandığına eminim. Siz reklamı bir kenara bırakın, sizin yerinize o reklamları partileriniz, teşkilatlarınız yapsın, siz sokağa inip bir tane daha fazla olsun el sıkmaya, yaptıklarınızı ya da yapacaklarınızı birebir anlatmaya bakın. Eğer bu mecrada hakkınızda olumlu konuşmalar (WOM) yaratmak istiyorsanız ilçenizde bu kanalı aktif kullanan kişilerle bir araya gelin, gençlerle bir araya gelin, onları samimiyetinize inandırın bakın o zaman hakkınızda nasıl güzel paylaşımlar yapılıyor ve siz seçimi nasıl kazanıyorsunuz görün.

Nacizane bir dost tavsiyesi… 🙂 

Not: Dijital Seçim Kampanyaları için kurum ya da kişi olarak hizmet ve danışmanlık almak isterseniz benimle bloğumun İLETİŞİM sayfası ya da Linkedin profilim üzerinden irtibata geçebilirsiniz.

Bu yazıyı sosyal medya paylaşabilirsiniz

Yazar: Erdal Erdoğdu

Ülkemizin önde gelen iletişim danışmanlığı firmalarının PR ve dijital ekiplerinde görev aldım, birçok üniversite ve özel eğitim kurumunda iletişim bilimleri üzerine eğitimler verdim. Kamu kurumlarında iletişim birimi yöneticiliği yapmaktayım.

“En Çok Tweet Atan Değil, En Çok El Sıkan Aday Seçimi Kazanır” için 2 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Social media & sharing icons powered by UltimatelySocial