Başörtülü oy da vermesin!

Bu gün gazetelerden kösemizin konuğu yukardaki başlıkla yazısını yayınlayan Murat Birsel. Bence okunulası bir yazı, ama siz bu konu da ne dersiniz inanın merak ediyorum???

……

Biz kendi aramızda ne zaman beraberce mutlu olacağız acaba? Galiba ilk yapılacak iş birimizin mutluluğunu diğerinin mutsuzluğu olarak tanımlamaktan vazgeçmek!

Gerçekten ben anlamakta güçlük çekiyorum, dağdaki teröriste af üzerine çalışıyoruz, Kürt kimliğini kabul etmeye çeyrek kaldı, Ermeni sınırını açmak üzereyiz, Obama geldiğinden beri Amerikalıları daha çok seviyoruz, bu topraklarda herkes daha mutlu olsun diye TRT Şeş diye ayrı televizyon kurduk, sırada Ermenice, Arapça yayınlar var…

Bütün bu insanları kazanmak istiyoruz, dostluk ve kardeşlik mesajı veriyoruz…

Sandık başında başörtülüye tahammül edemiyoruz!

Ne yapmalı?

Yoksa bir TRT Türban mı kursak?!

‘Değerli izleyiciler televizyon ayarlarıyla oynamayınız, bunlar da bizim insanlarımız; üstelik Türkçe konuşabiliyor, liseye kadar okuyabiliyor ve ister inanın ister inanmayın oy da veriyorlar. Demokratik haklardan yararlanabiliyor ama bu hakkı korumaya ehil bulunmuyorlar. Vergi veriyor, otomobil kullanıyor, sokağa çıkıyor, alışveriş merkezlerine girebiliyorlar. Evleniyor ve çoluk çocuk sahibi olabiliyorlar. Yani dışgörünümü itibarıyla saçlarını saklamak dışında bizden bir farkları yok gibi. Değerli vatandaşlarımızdan yukarıda tasvir edilen halkımızı dışlar tavırlar yansıtmamalarını önemle rica ederiz. Daha evvelki tecrübeleri devreye sokarak bunu kolaylaştırıcı özel bir program hazırladık sizlere; Kürtçe türküleri başörtülü bir sanatçımız okuyacak!’

Yazınca saçmalamak oluyor elbette, içinden düşününce gizliyoruz ama saçmalık baki!

Başörtülü insanların sakıncalarını yazın diye bir liste yapın, sonra ‘sakıncaları’ kendinize uygulayın bakalım ne hissedeceksiniz!?

Belki de önyargılısınız?

Belki de bir tür ırkçı?

Avrupalı’nın Türk nefretine lanet edip de ‘madem başörtülü okumayıversin o zaman’ demek mümkün mü?

Bu barış -karşılıklı anlayış- ve ötekinin mutluluktan payını almaya engel çıkartmama özeni demokratik bir Türkiye’nin temelidir. Biz bu meseleyi mutlu bir sona bağlayamadıkça Türkiye yüzde 50 randımanla çalışır ve enerjimiz hep kısa devre yapar.

Ben üniversitelerde başörtü yasağı olamaz, bu temel özgürlüklere aykırıdır diye ilk köşe yazımı büyük olasılıkla 1984 öncesi yazdım. Sonra da saymadım çok yazdım, o gün bu gün bir insan nasıl Obama’dan umutlu olup da başörtülü sandık görevlisi olamaz düşüncesini kafasında bağdaştırır anlayamadım.

Böyle devam edersek, korkarım, bir asır sonra Türk gençleri demokrasiye Osmanlı’yı bitiren ve Batılı medeniyetleri hedef gösteren bir Atatürk liderliğinde değil, neo-Osmanlı bir akımın ‘kul dediğin vatandaştır’ açılımıyla geçtiğimizi zannedecek.

Bütün bu yazıyı aslında sadece şu neticeye gelebilmek için yazdım…

Benim ailemde başı örtülü tek bir kadın yok ama bu tür bir ayırımcılığın devamında inatçılığı ülkenin geleceği için en zayıf halka olarak görüyor ve bunu yazıyorum.

Ve gönlüm istiyor ki ailesinde bir tane başı açık kadın olmayan arkadaşlarım da ara sıra hükümete ‘bir tayin de eşinin başı açık olanlardan olsun bari’ diye çıkışsın…

İşte o zaman sen, ben gerçekten bitecek ve biz başlayacak ki; biz demokrasidir!

Murat Birsel – Star
muratbirsel@stargazete.com

Bu yazıyı sosyal medya paylaşabilirsiniz

Yazar: Erdal Erdoğdu

Ülkemizin önde gelen iletişim danışmanlığı firmalarının PR ve dijital ekiplerinde görev aldım, birçok üniversite ve özel eğitim kurumunda iletişim bilimleri üzerine eğitimler verdim. Kamu kurumlarında iletişim birimi yöneticiliği yapmaktayım.

“Başörtülü oy da vermesin!” için 7 yorum

  1. Ağlamayı bilmiyoruz diyorum sadece. Hak, hukuk, özgürlük ciyaklamalarıyla ortalığı şirretliğe boğan milletin sesi ne kadar çok çıkıyorsa biz o kadar geri adım atıyoruz. Ağladıkça, sömürdükçe hak(lar) kazanıyor birileri. Hem de hiç hakları olmadığı halde. Ya bizler, sadece Nüfus Cüzdanında “müslüman” ibaresi bulunmayan, gönlünde de “iman” damgası taşıyanlar?

    Neden yeterince sesimiz çıkmıyor?
    Birlik olmayı bilmiyoruz, bölündükçe bölünüyoruz. Maddi ve siyasi kavgaların bize yön vermesine izin veriyoruz. “GEÇİCİLİĞİMİZİ” unutuyoruz. “EMANET”imizi taşıyamıyoruz 🙁

  2. Tabi, örneğin benim bloguma başörtülü ziyaretçilerin başlarını açmadan yorum yapması yasak.. O derece yani :/

  3. @kaldera abla; be relax, bırak takılsın gençler 🙂

    @milkshake, abla inan artık dertlenmek yerine güler oldum bunlara, daha 2 gün öncesine kadar, yok yanlıs secmen sayımı yaptı diye, ysk yı yerden yere vuran parti, bugün ysk nın tek savunucusu, ve ciddi ciddi milletin onlara inandığını zannediyorlar, hah hah hah yani..

    @e-vren; eyvallah hocam den diyorsan öyledir, bi ara benim bloguma da damsız girilmiyordu ama ben de birilerine özenip dam açılımı yaptım, artık herkes girebiliyor 😛

    @zurur, kardeşim, bilinçli bişey yok, sen direk link verince spam yorumlar içine atmıs otomatik olarak, sen deyince ben onayladım ordan bulup 🙂 ama salih hocam iyi çizmis…

  4. Biz ne yaptıysak hep kendimize yaptık. Bir insanın başörtüsüyle okuluna girebilmesini, kamuda çalışabilmesini şeriatın habercisi diye adlandıran bi milletin ülkesine ne yararı olur ki? 100 yılda geçse aynı şeyler tartışılır. Bir adım öteye geçilemez.Hala başkalarına modern görünme(!) derdindeler. Bazı insanların kafasına, avrupalıların böyle şeyleri çok dert etmediğini, ülkemize geldiklerinde başörtülü ve modern insanlarla karşılaştıklarını ve bundan rahatsızlık duymadıklarını upload edebilsek ne güzel olurdu 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir