Dinci marka takıntısı

Dinci marka takıntısı  bu da garip bir başlık, tartışma konusu ve kanımca benim anlayamadığım bir durum daha.

Markalar ve onların sahiplerinin dini inançları? Dinlere hizmet eden markalar? Paranın dini, imanı mı olurmuş kardeşim? Emperyalist sermaye ülkemizden def ol! Markasından dolayı bu ürün evimden içeri giremez! Bu marka dinci, ben onun yerine şu markayı kullanıyorum. Ne güzel sorular ya da cümleler değil mi?

Bence değil!

Benim anlayamadığım bir konudur bu. İçinizde anlamama yardımcı olacak kişiler olduğuna inanıyorum.

Dinci marka deyince aklınıza gelen markalar hangileri? Hadi dürüstçe cevap verin bana.

Ya da şirket ya da marka patronlarının hangileri, hangi dine mensupsa sizin için o marka dincidir?

Hristyan? Mezhep olarak koyu Katolik ya da ne bileyim belki Ortodoks patronları sevmeyebilirsiniz mesela!

Yahudi kişilerin markalarına ne dersiniz, hani şu her tarafımızı saran, dünyanın neredeyse en büyük ve en güçlü markalarına? Hatta ülkemizin bile.

Ama bizim bunlarla sorunumuz yok değil mi?

Özünde Müslüman olan bir ülkede Hristyanlık ya da Yahudilik dinlerine mensup marka ve şirketlerle bizim ne derdimiz olabilir ki?

Değil mi?

Bizim tek sorunumuz Müslüman olan bir ülkede sahiplerinin de Müslüman olduğunu iddia ettiğimiz markalar ve firmalarla.

Bu markalardan birkaçının özür dileyerek isimlerini kullanmak istiyorum. Ama inanın böyle bir yaftalama ya da ötekileştirmeden ben kendi adıma çok rahatsızım. Ama dinci deyince akla gelen ilk markalar.

Ülker, Zorlu ve Boydak Holding firmaları! Ve daha nicesi… (edit: BİM’i unutmuşum, en tehlikelisi o, adı Birleşik İslam Marketlerinin kısaltmasıymış)

Bu bir çelişki midir?

Bunların hepsi; bu ülke vatandaşları tarafından kurulan, büyütülen, yatırımlarının çoğunun ülkemiz içinde olduğu, çalışanlarının neredeyse tamamı bizim vatandaşımız olduğu, ana sektörlerinin en tepe markalarına ve ürünlerine sahip olan, yan sektörlere can veren, reklam ve pazarlama gibi alanlarda en iyi işleri yapmaya çalışan, spora destek veren, sosyal sorumluluk projeleri düzenleyen, bu ülkeye dünya yüküyle vergi ödeyen, bilmem kaçar tane ülkeye ihracat yapan  firmalar değiller mi?

Ama sorunumuz nedir bu markalarla?

Dine yakın olmaları mı? Bu ülkede dolandırıcılık yaptıkları mı? Bu ülkeyi bölmeye çalıştıkları mı? Yoksa müslüman diye tabir edilen kesimin zengin olması, ellerinde bir güç bulunması bazı kesimleri rahatsız mı ediyor?
Mesela niye, Koç ile Sabancı ile, Doğan ile ilgili böyle bir yaftalama yok?

Ki Sabancı Holding bu ülkede en çok camii yaptıran, her öleninin ardından meydanlarda Kuran’ı Kerim okutan, her Ramazan’da iftarlar veren yardımlar yapan bir firma. Ne güzel işte değil mi? Keşke hepsi bunları yapsa bence.

Ama burada unutulmaması gereken bir kelime olmalı, ‘cemaat’ bağlantısı diyerek onu da burada kullanış olayım. O markalar xyz cemaatlerine destek oluyor. Eee bize ne bundan?

Kime ne bundan?

Yukarda değil mi diye bir soru sormuştum. ‘Değil mi’ diye. Bana göre değil, madem bizim dinci markalarla bir sorunumuz var, hadi delikanlı gibi, diğer dinlere mensup firma sahiplerine sahip olan markaları da kullanmayalım. Ama o zaman şöyle bir cümle gelecektir, Coco Cola içmeden ne kadar durabileceksin, Mc Donalds yemeden yapabilir misin?  Windows olmadan bilgisayarın çalışmaz ki.

Madem böyle bir yaftalama yapıyoruz, siz dürüstseniz ben de duracağım da yaşayacağım da, bilgisayar da kullanmayacağım!


Neyse…

Biliyorsunuz geçen hafta yaşanan olay sonrasında tüketiciler birliği bir afiş yayınlayarak xyz markalarını kullanmamamızı bu markaların katil İsrail devletine destek verip, Müslüman kardeşlerimizin öldürülmesine yardım ettiklerini söyledi. Ama Ülker’i dincilikle suçlayan arkadaşlar bu sefer gelip, Coco Cola içmeden ne kadar durabileceksiniz, Mc Donalds yemeden yapabilir misiniz? Nutukları attılar. Demek ki, Ülker ve benzeri firmaların da milliyetçi ve dine dayalı soykırımları desteklemesi lazım ki bu yaftalamadan kurtulsunlar ve onlar için hadi kullanmadan ne kadar dayanabileceksiniz denilsin!

Tabi bu ülke içinde bölücü örgüte destek olan firmalar da var ama biz onları da bilmiyoruz. Değil mi?

Bizim midemizi bulandıranlar ülkemizin her kösesinde vitrinlerde ya da raflarda gördüğümüz dinci markalar ve onların ürünleri.

Bırakalım arkadaşlar bunları, gerçekten bırakalım.

Biz kapitalist düzende, tüketici toplumu olarak mutlu mesut yaşayalım. İnanın her şey böyle çok daha güzel olacak…

Bu yazıyı sosyal medya paylaşabilirsiniz

Yazar: Erdal Erdoğdu

Ülkemizin önde gelen iletişim danışmanlığı firmalarının PR ve dijital ekiplerinde görev aldım, birçok üniversite ve özel eğitim kurumunda iletişim bilimleri üzerine eğitimler verdim. Kamu kurumlarında iletişim birimi yöneticiliği yapmaktayım.

“Dinci marka takıntısı” için 5 yorum

  1. Bu yazıyı yazmam konusunda, aklımı dürtükleyen ve çıkış noktası olacak olan nokta… Marketing Research dersimizin dönem projesi için, Ülker Mavi yeşil light mısır ve pirinç çıtırı marka ve ürününü secmemiz ve onun için yaptığımız bazı araştırmalar oldu. Küçük bir örnek;

  2. Bir ikincisi ise, yazıyı yazmaya başladığım anda, yine aynı site üzerinde küçük bir dinci marka takıntısı yoklaması yaptım, bakalım oraya neler yazmışlar? Bende ortalığı azıcık karıstırdım bu sefer…

  3. Erdal öncelikle Müslüman ülke konusuna değinmek istiyorum. Yanlışlıkla mı özellikle mi o şekilde yazdığını bilmediğimden belirtme ihtiyacı duyuyorum. T.C. laik bir ülke olduğundan (nüfus cüzdanlarında din ibaresi varken laiklik tartışılır) ya da öyle olduğu söylendiğinden devletin değil, halkın dini vardır ama halkın coğunun Müslüman olduğunu düşünmekte bir sakınca görmüyorum.

    Dinlerde bir fark görülmemesi gerekiyor bence de ama Türkiye’de bu işler böyle yürümüyor. Bunun önde gelen nedenlerinden biri de, her ne kadar her dine mensup insanları barındırıyor bu ülke desek de, din olarak Müslümanlığın ön planda olması. Bu da zaten pek çok konuda bilgisi olmayan, okumayı, araştırmayı pek sevmeyen halkın, Türkiye’de dini sadece Müslümanlık ile sınırlandırmasına neden oluyor.

    Müslümanlar bağnaz oldukları söylenip eleştiriliyorlar ama bunu söyleyenler muhtemelen diğer dinlere mensup aşırı dincilerden habersiz. Bilgisi olmadan fikri olan halk bunu yaratıyor.

    Son olarak da, bir zamanlar onu protesto etmek lazım, bunu etmek lazım diye düşündüğümde, ortada bir şey kalmadığını farketmiştim. Dolayısıyla, son olarak söylediğin gibi bu düzende tüketmeye devam etmek en iyisi olacaktır.

  4. Öncelikle uzun zamandır takip etmediğim bloguna bu yazıyla dönüş yapmış olmaktan mutluluk duyuyorum bunu belirteyim.

    Gelelim yazına;
    Kardeşim duygularıma tercüman oldun demek isterdim fakat kısmen demek istediklerimi söylerken biraz fazla soft kaldığın hissine kapıldım.

    Yerli (müslüman) sermayeyi bunlar dinci diye boykot edenler, yabancı (yahudi ve hristiyan) sermayeye bütün kapılarını açıyorlar. Düşmanımın düşmanı dostumdur mantığı olsa gerek. Sanırım bu kişiler düşmanı dostu kestiremeyen kişiler…

    coco cola içmeden durabilirmisin diyenlere cevap 6 yıldır kakakola ve yan ürünlerini tüketmiyorum. en aşağı 10 senedir mekdanıs ve benzer yerlerden yemiyorum. Hayatımda ne mi eksik hiç bişey. Evde kullandığımız herşeyi yerli sermayaye çevirebildik sonunda.

    Neyim mi eksik? hiç bir şeyim. Yani istenilirse yerli sermaye tüketilerek de yaşanılabiliyor. Tabii bir bahane var: Daha iyisini yapsınlar onu kullanalım. Bu arkadaşlara katılıyorum. Siz yabancı sermayeye verin, yerli sermayeye şans tanımayın, kapitalizmin keskin kılıcı yerli sermayeyi kessin ve tam bağımlı ülke olup iki tane savunma roketi için nedüğü belirsiz ülkelere yalvaralım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Social media & sharing icons powered by UltimatelySocial