Hedefsiz Gençler, Kaybedilen Gelecek..

Hedef BelirlemeGeçtiğimiz günlerde bir vesile lise öğrencilerine üniversiteye hazırlık için ek ders hizmeti sunan bir kurumun rehber öğretmeniyle sohbet edebilme fırsatım oldu. 3 aşağı 5 yukarı aynı yaşlarda olduğumuzu düşündüğüm öğretmenimizle aynı noktalardan dert yandık biraz.

Biz çok yaşlı insanlar değiliz, çok değil 10 sene öncesinde üniversite kazanabilmek için nasıl bir stres yaşadığımızı hala iliklerimde hissediyorum ki ben ve aynı sıralarda okuduğum kardeşlerim her ne kadar iyi öğrenciler olsak da sınavdaki sorulardan önce aşmamız gereken bir katsayı problemi ile karşı karşıyaydık.

Neyse geçmiş gün olur ki adı üstünde geçti, gitti.

Bugün, hedefsiz, ne yapmak istediğini bilmeyen, giyim, saç kesimi gibi akımları kimi zaman aylık değişen, buna hemen entegre olan, aileye karşı tepkisiz, çoğu zaman onlarla konuşmayan, tek derdi, cebindeki telefonun markası, giydiği pantolonun paça şekli olan, sosyal medyada kaç takipçisi ve attığı fotoğrafa gelen like sayısı ile uyuyup uyanan bir jenerasyonla karşı karşıyayız?

Ama son 10 senede gelen yeni jenerasyona ne oldu?

Teknoloji mi çok gelişti? Tamam gelişti… (Daha da gelişecek, artık bundan geri dönüş yok..)

Bu ülke çok mu zenginleşti? Bence zenginleşmedi… (Ama bizler ve bizden sonrakiler daha çok çalışırsa daha zengin olacağız..) 

Üniversite sınavı mı kalktı? Hayır kalkmadı… (Dünya ülkeleri içinde genç nüfus oranında ülkemizin yerine bakarsanız, uzun bir süre de kalkmayacağını kolayca görebilirsiniz)

Sınava her giren üniversite mi kazanıyor? Hayır kazanmıyor… (Elbet herkes üniversite kazanmak zorunda değil, bir ülkeye doktor ne kadar lazımsa temizlikçi de o kadar lazım, mühendis ne kadar lazımsa sanayi sitesinde çalışacak adam da lazım elbet)

Herkesin ailesi mi zengin, herkese babadan fabrikalar, leb’i derya daireler mi kalacak? Bence kalmayacak…

Bu sorularım devam edebilir. Onlarca yüzlerce soru sorabilirim..

Blogumu biraz takip edenler benim, İlmin Zekatı Paylaşarak Ödenir  inancımı, benden sonra sektöre gelecek kişilere az da olsa fayda sağlamak üzere üniversite üniversite, kurum kurum dolaşıp bir şeyler anlatmaya çalıştığımı bilirler. Ama son 1 yıl oldu, en son gittiğim üniversite eğitiminden sonra bir daha eğitim vermek istemedim. Benim de aynı sıralardan geçtiğim okuldaki öğrenci arkadaşlarımın, ne okudukları bölümden ne de mezun olduktan sonra yapabilecekleri işlerden vb. haberleri vardı. Peki ben niye oradaydım, niye oraya gitmek için zaman harcadım, onlara 2 saat bir şeyler anlatmak için çenemi yordum? Daha önce yazdığım yazılarda bahsetmişimdir, her gün mail yoluyla çeşitli sorular alırım, kendimi halkla ilişkilerde nasıl geliştirebilirim, mezun olduktan sora nerelerde çalışabilirim? vb. bunların başlıcalarıdır. Artık bu sorulara da cevap vermiyorum, çünkü bu soruları maille bana yazana kadar google’a yazsalar zaten cevaplarını alacaklar.

Neden bu armut piş ağzıma düşçülük?

Emek harcamak lazım arkadaşlar, çalışmak çabalamak lazım, hedef koymak ve o hedefe doğru emin adımlarla ilerlemek lazım. Eğer marka ayakkabı giymeyi seviyorsanız, yarın aynı marka ayakkabıyı çocuğunuza giydirmek için en az babanız kadar para kazanmanız lazım, babanız kadar para kazanmanız için en az onun okuduğu okul kadar okul okumanız, en az onun çalıştığı kadar çalışmanız lazım..

Eğer sizler şimdiden oturum başınızı kollarınızın arasına alıp, kendi geleceğinizi düşünmezseniz, sizin bir geleceğiniz olmazsa emin olun bu ülkenin de bir geleceği olmayacak.

O yüzden irkilip kendimize gelmemiz lazım.

Şöyle düşünün lise öğrencisisiniz, eşit ağırlık bir bölümde okuyorsunuz, sınıfta 35 kişisiniz.  Sizin haricinizde ki 34 kişi de bu hayatta sizin rakibiniz. Mesela üniversite sınavında hepiniz aynı bölümleri yazacaksınız, hukuk, işletme, iktisat işte bu kadar başka bölüm mü var? Bu bölümlerin ülkemizdeki kontenjanı belli, ama sadece 35 kişi tercih etmeyeceksiniz, önce sizinle aynı ilçedeki tüm eşit ağırlık öğrencileri, sonra aynı, sonra tüm ülkedeki.. Çok basit bir koltuk kapmaca oyunu ve bu oyunu maalesef her zaman en iyiler kazanabiliyor. Eğer siz de o koltuklardan birini kapmak isterseniz, öğrenciyken hedefinizi koyacaksınız, nedir, hukuk fakültesi okumak istiyorum, tamam, hangi üniversitelerde var, toplan kontenjan kaç, kaç puanla ya da sıralamayla almış, bunun için ne kadar çalışmam lazım, kaç net yapmalıyım, günde kaç saat çalışırsam bu neti yapabilirim vb. soruları yola çıkmadan kendinize sormanız lazım. Ailenizle bunun istişaresini yapmanız lazım.

Çünkü siz eğer doğru bir plan ve istekle ilerlemezseniz  aynı yukarıda ki görselde ki sözde olduğu gibi hiçbir şey size yardım etmez,  rüzgar sizi nereye savurursa oraya giderseniz. Mesela, hukuk fakültesi yerine adalet meslek yüksek okulu gibi..

Sonra da yıllarca anlatırsınız ben aslında hukuk istiyordum ama …

Hepinize yolunuzda başarılar dilerim.

Unutmayın, bu dünya’ya fayda sağlayan herkes bir zamanlar çocuktu..

Bu yazıyı sosyal medya paylaşabilirsiniz

Yazar: Erdal Erdoğdu

Ülkemizin önde gelen iletişim danışmanlığı firmalarının PR ve dijital ekiplerinde görev aldım, birçok üniversite ve özel eğitim kurumunda iletişim bilimleri üzerine eğitimler verdim. Kamu kurumlarında iletişim birimi yöneticiliği yapmaktayım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Social media & sharing icons powered by UltimatelySocial